| Bu bir yalan. Öyle yaptığında yalan söylediğini anlıyorum, kaltak. | Open Subtitles | هذا كذب ، عندما تفعلين هذا أعرف أنك تكذبين يا ساقطة |
| Parazitler konusunda uzman değilim ama oldukça fazla poker oynadım ve yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | لست خبيرًا بالفطريات لكني مقامر وأعلم أنك تكذبين |
| Bir şeyi açıklığa kavuşturayım, yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | لنكن على بيّنة، أعلم أنك تكذبين |
| Bana böyle yalan söylemenize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك تكذبين عليّ هكذا |
| Bence, yalan söylüyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك تكذبين. |
| -Çünkü ya yalan söylediğinizi biliyorsunuz ya da yalan söyleyip söylemediğinizi anlamıyorsunuz. | Open Subtitles | -لأنه إما تعلمي أنك تكذبين... أو أنك غير قادرة على معرفة إن كنت تكذبين أو تقولين الصدق |
| Hayır, üzüleceğim. Ama yalan söylediğini öğrenirsem üzüleceğim kadar değil. | Open Subtitles | حسناً، لا سأغضب إذا علمت أنك تكذبين |
| Beni korumak için yalan söylediğini düşünecekler. | Open Subtitles | سيعتقدون أنك تكذبين الآن لحمايتي |
| Kendine yalan söylediğini nasıl anlıyorsun? | Open Subtitles | كيف تعرفين أنك تكذبين على نفسك؟ |
| yalan söylediğini biliyordum! | Open Subtitles | أنا أعلم أنك تكذبين! |
| yalan söylediğini biliyorum, ama teşekkürler! | Open Subtitles | - أنا أعلم أنك تكذبين, لكن... شكراً لك. |
| Bana böyle yalan söylemenize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك تكذبين عليّ هكذا |
| - yalan söylüyorsun derim. | Open Subtitles | سأقُول أنك تكذبين |
| Kanada Göçmen Bürosu'yla kontrol ettik yalan söylediğinizi ve burada yasadışı kaldığınızı biliyoruz. | Open Subtitles | لقد سألنا في مكتب (كندا) للهجرة نعرف أنك هنا بشكل غير شرعي ونعرف أنك تكذبين |