| Sana karşı bir şeyler hissetmiştim, çünkü sen herkes gibi değildin. | Open Subtitles | أنني وقعت لك لأن أنك لم تكن مثل أي شخص آخر. |
| Üzgünüm bizimle birlikte değildin, ama sazan balığı larvası stokladık. | Open Subtitles | مؤسف أنك لم تكن معنا لقد جهزنا للتو صغار سمك الشبوط |
| Orada olmadığın söylendi ama bir ilgisi olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | سمعنا أنك لم تكن هناك، ولكن لن أقول أنها كانت ذات صلة. |
| Evimizi neredeyse yakıp yıkarlarken bizimle olmadığın için mi? | Open Subtitles | أنك لم تكن بالمنزل عندما كانوا سيحرقون بيتنا؟ |
| İzlerin yönü, sürücü koltuğunda olmadığınızı gösteriyor. | Open Subtitles | واتجاه الطباعة يعني ذلك أنك لم تكن في مقعد السائق. |
| Bana karşı tamamen dürüst olmadığınızı düşündüm Bay Dereham. | Open Subtitles | اعتقد أنك لم تكن أمينا تماما معي, ياسيد ديرهام |
| Lakap dedim. Bana yalan olmadığını söyle. | Open Subtitles | لقد قلت اسم مستعار قل لي أنك لم تكن تكذب علي |
| Lakap dedim. Bana yalan olmadığını söyle. | Open Subtitles | لقد قلت اسم مستعار قل لي أنك لم تكن تكذب علي |
| Ölmüş olman gerekirdi ama anlaşılan buna da hazır değildin. | Open Subtitles | كان يجب أن تكون ميتاً لكن يبدو أنك لم تكن مستعداً لهذا أيضاً |
| Oradaki en utanç verici ebeveyn sen değildin. | Open Subtitles | لا بأس ، حتى أنك لم تكن أكثر الأهل إحرجاً |
| Orada değildin dediysem, orada değilsindir. | Open Subtitles | إن أخبرتهم أنك لم تكن هناك فهذا يعني أنك لم تكن هناك |
| Herhalde Rufus'un gitarlarını çalmak için yukarıda değildin. | Open Subtitles | أفترض أنك لم تكن بالأعلى تعزف على جيتار روفس. |
| Bombayı test ettiğimiz gün orada olmadığın için mutluyum, Jonas. | Open Subtitles | أنا سعيد أنك لم تكن هناك يوم أن إختبرنا القنبلة جوناس |
| Şimdi bir duş alacağım Haziran'a kadar ve başından beri burada olmadığın gibi çıktığımda da burada olmayacaksın. | Open Subtitles | حتى يونيو وبما أنك لم تكن هنا منذ البدايه لن تكن هنا عندما أخرج |
| Şimdi bir duş alacağım Haziran'a kadar ve başından beri burada olmadığın gibi çıktığımda da burada olmayacaksın. | Open Subtitles | حتى يونيو وبما أنك لم تكن هنا منذ البدايه لن تكن هنا عندما أخرج |
| Liseli bir kız olmadığın çok belli. | Open Subtitles | من الواضح أنك لم تكن فتاة من فتيات الثانوية |
| Ve doğal olarak orada mutlu olmadığınızı varsaydık. | Open Subtitles | لذا افترضنا بكل بساطة أنك لم تكن سعيداً هنالك |
| Uzun zamandır onunla olmadığınızı biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك لم تكن معه لمدة طويلة |
| Sadece bana diğerleriyle aranda sorun olmadığını söyle. | Open Subtitles | فقط أخبرني أنك لم تكن في مشكلة مع واحداً من الآخرين |
| Kutuyu Nikita'ya verecek kadar salak olmadığını söyle bana. | Open Subtitles | أخبرني أنك لم تكن غبياً بما فيه الكفاية لتعطي (نيكيتا) الصندوق |