| Dinleme cihazı takarak altı kez uyuşturucu alışverişi yapmak zorunda olduğumu söyledi. | Open Subtitles | يقول أنني يجب أن أبيع ست بيعات بينما أضع جهاز تنصت |
| Ben gitmek zorunda olduğumu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعلمين أنني يجب أن أذهب ،صحيح ؟ |
| İkimiz de seni hemen öldürmek zorunda olduğumu biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعلم أنني يجب أن أقتلك الآن |
| Tek bildiğim kalan zamanımı en iyi şekilde geçirmem gerektiği. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنني يجب أن أستغل ما تبقي لدي من وقت أفضل إستغلال |
| Tek anladığım, oğlumu evine götürebilmek için bu salı bitirmem gerektiği. | Open Subtitles | كل ما أفهمه هو أنني يجب أن أنهي هذا القارب حتى يمكنني أن أرحل بابني عن هنا و آخذه للوطن. |
| Buraya gelip oğlumun davranışlarından dolayı özür dilemem gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | ِشعرتُ أنني يجب أن آتي وأعتذر نيابةً عن إبني. |
| Geri dönmek zorunda olduğumu da söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أنني يجب أن أعود |
| Sahilde, Amerika'ya gitmek zorunda olduğumu söyledin, ve Luc da Tessalit'e gitmek zorunda olduğumu söyledi. | Open Subtitles | علي الشاطئ أنتِ قلتِ أنني يجب أن أذهب لـ (أمريكا) وقال (لوك) أنني يجب أن أذهب إلي (تساليت) |
| Bir rahibe ile görüşmem gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني أنني يجب أن أذهب و أتحدث إلى راهبة. |
| Yatağıma yattığında, ona yaklaşmam gerektiği açıktı, aksi zaten imkansızdı. | Open Subtitles | عندما كان يرقد أسفل على سريري يكون واضحا لي أنني يجب أن أقترب منه وليس العكس |
| Sanırım benim sorunum, yaptığım her şeyde en iyisi olmam gerektiği. | Open Subtitles | أعتقد مشكلتي هي أنني يجب أن يكون أفضل من أي وقت مضى في كل ما أقوم به. |
| Bu da onarmam gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني أن دعوى الخاطئ. وهو ما يعني أنني يجب أن أذهب إصلاحه. |
| Benim yapmam gerektiği anlamına gelebilir. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك يعني أنني يجب أن أفعله |
| Susmam gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنا أحس أنني يجب أن تتوقف. |
| Seninle konuşmam gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | أنا فقط ... شعرت أنني يجب أن أخبرك |
| - Ben bir şey söylemek gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | - شعرت أنني يجب أن أقول شيئا. - موافق. |