| Yaptıklarına dövündüğünün farkındayım lâkin bizi kurtarmak için doğru olduğunu düşündüğün şeyi yaptın. | Open Subtitles | أنا أعرف أنك تمقت أفعالك. ولكنك فعلت ما تعتقد أنه الصواب كي تنقذنا. |
| Anne, baba yapmak istediğim bir şey var. Bundan hoşlanmayacaksınız ama inançlarım bunun doğru olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يا والديّ ، ثمة شيء لابد أن أفعله لن يروق لكما لكنني أعتقد أنه الصواب |
| doğru olduğunu düşünüyorsan Martin, ben varım. | Open Subtitles | نعم ، أعني إذا كنت تعتقد أنه الصواب يا مارتن ، أنا معك |
| Tarih ve sosyal adalet adına doğru olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | من أجل عداله التاريخ الاجتماعية أعتقد أنه الصواب |
| Sen diyorsun ki, insanların benim doğru olduğunu düşündüğüm şeyleri yapmalarına asla izin vermeyeceksin. | Open Subtitles | لكن كما قلت، لن اسمح لأحد أبداً بالوقوف في وجه ما أعرف أنه الصواب |
| Sen doğru olduğunu düşündüğün şeyi yaptın ve bu büyük cesaret isteyen bir iştir. | Open Subtitles | لقد فعلت ما أحسست أنه الصواب وهذا ينُم عن شجاعة عظيمة! |
| O zaman neyin doğru olduğunu düşündüysek onu yaptık. | Open Subtitles | اضطررنا لفعل ما ظننا أنه الصواب |
| Biz doğru olduğunu düşündüğümüz şeyi yaptık. | Open Subtitles | لقد قمنا بما اعتقدنا أنه الصواب |
| Sen de doğru olduğunu düşündüğün şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | إذن أنت تقومين بما تعتقدين أنه الصواب |
| doğru olduğunu düşündüğün şeyi yaptın. | Open Subtitles | -لقد فعلتَ ما ظننتَ أنه الصواب |
| Yapılanın doğru olduğunu bilmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تعرفي أنه الصواب |
| - doğru olduğunu düşündüğü şeyi yaptı. | Open Subtitles | لقد قامت بما ظنت أنه الصواب |
| - Bunun doğru olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | -أعلم أنه الصواب |