| Bence çocuklar eğlendiği sürece sıkıntı yok, değil mi? Amaç bu zaten. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنه طالما الفتية يحظون بالمرح هذا هو المغزي، أليس كذلك؟ |
| Ama bildiğim bir şey varsa... o da yaşadığımız sürece... kendimize karşı dürüst olmamız gerektiğidir. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنه طالما نحن أحياء يجب أن نبقى مُخلصين لبعضنا البعض |
| Kabul edersin ki, Amerikalılar talep ettiği sürece, uyuşturucu tedarik edilir. | Open Subtitles | هل نستطيع الإتفاق على القول أنه طالما أراد الأميركيون الممنوعات سيكون هناك دائماً من يزودهم بها |
| Bana, duygularımı sinirlendiğimde bile ket vurmadan açığa çıkardığım sürece bir sorun olmayacağını söyledi. | Open Subtitles | وقال أنه طالما أقوم باخراج مشاعري بدون تثبيط حتى غضبي فكل شيء سيكون على ما يرام |
| Şunu diyorum. Bu şey duvarda durduğu sürece o duvara bakmayacağım. | Open Subtitles | يعني أنه طالما أن هذه اللوحة مثبتة على هذا الحائط فلن أنظر له أبدا |
| Ama o bedeninde bir tek nefes kaldığı sürece pes etmeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | لكنى أعلم تماماً أنه طالما كان هناك نفساً واحداً فى جسده فهو لن يستسلم |
| Sadece bilmeni isterim ki, yaşadığım sürece sırrını asla açıklamayacağım. | Open Subtitles | وأردت أن تعرف أنه طالما حييت... لن أفشي سرك أبداً... |
| Gökyüzünde olduğum sürece beni göremezler, siyah olduğuma aldırış bile etmezler. | Open Subtitles | أعتقد أنه طالما أنا بالأعلى و لا يمكنهم رؤيتي فلن يُمانعوا لو كنت أسود |
| Düğümler sessiz kaldığı sürece, karnın geniş bel ölçüsü, kutsal olanlar tarafından hep günah olarak görülür, buna karşılık ben bu günahı tehlike olarak görmüyorum. | Open Subtitles | وربما أقول أنه طالما أن العقد هادئة فذلك الطوق في الحجاب الحاجز المبشر كحطيئة ما بين الحراس لأجل عيون الصحة |
| Ayrıca bir kız arkadaşı olduğu sürece aramızda birşey olamayacağını da söyledi. | Open Subtitles | كما قال أنه طالما لديه صديقة حميمة فلا شيء سيحدث بيننا |
| Sonuç olarak, yakıldığınız sürece hiçbir yere gitmiyorsunuz. | Open Subtitles | خلاصة الأمر .. أنه طالما انت مكشوف فلن تذهب لأي مكان |
| Yani, ona avukatı olmadığımı söylemediğim sürece, o da asla sormaz... | Open Subtitles | بمعنى أنه طالما أننى لم أقل أننى محاميته طالما لن يسأل أيضا |
| "İç huzuruna erişmediğin sürece, asla etrafına mutluluk saçamazsın." | Open Subtitles | أنه طالما أنك لا تنشر السعادة في العالم لا يمكنك أن تحقق السلام الداخلي |
| Ama size kişisel garanti veriyorum ben bu dünyada olduğum sürece vatandaşlarımın hiçbirine bir zarar gelmeyecek. | Open Subtitles | لكني أمنحكم ضماني الشخصي ... أنه طالما أنا على هذه الأرض . فلن يضار أي من مواطنيّ |
| Birisini sevebildiğiniz sürece, o kişi sizi sevsin sevmesin buna değer ve... | Open Subtitles | أعتقد أنه طالما بإمكانك أن تحب أحدهم و إن كان يحبك أم لا... فإنها تستحق أن تعاش |
| Ama size kişisel garanti veriyorum ben bu dünyada olduğum sürece vatandaşlarımın hiçbirine bir zarar gelmeyecek. | Open Subtitles | لكني أمنحكم ضماني الشخصي ... أنه طالما أنا على هذه الأرض . فلن يضار أي من مواطنيّ |
| - Söylemek istediğim basına seks ve uyuşturucu zarfını attığın sürece evinin önüne tank bile park edebilirsin, kimse de fark etmez. | Open Subtitles | -كنت أشرح له فقط أنه طالما ترى الصحافة العلاقات والمخدرات وراء اليد اليسرى فيمكنك أن توقف حاملة طائرات وراء اليد اليمنى |
| Sonuç olarak, yakıldığınız sürece hiçbir yere gitmiyorsunuz. | Open Subtitles | أنه طالما كنت مكشوفاً فلن تذهب لأي مكان |
| Sonuç olarak, yakıldığınız sürece hiçbir yere gitmiyorsunuz. | Open Subtitles | أنه طالما كنت مكشوفاً فلن تذهب لأي مكان |
| Karstarklar'a da, sadik kaldiklari sürece ona zarar gelmeyecegini söyle. | Open Subtitles | حذر آل (كارستارك) أنه طالما سيبقوا أوفياء، لن يلحقه ضرر |