| Birbirimize karşı mesleki zorunluluklarımız olmadığına göre sana çıkma teklif edebilirim. | Open Subtitles | وحيث أنه لايوجد لدينا إلتزامات مهنية لبعضنا فيمكنني أن أطلب منك الخروج معي |
| Büyükelçi, Dünya delegasyonu beni hiç bir tehlike olmadığına ikna etti. | Open Subtitles | سياده السفير وفد الأرض أقنعنى أنه لايوجد خطر |
| Yalıtımın neyle yapıldığıyla ya da ne tür boya kullanıldığıyla ilgili hiçbir fikri olmadığına eminim. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه لايوجد لديه أي فكرة مما هو مصنوع العزل الكهربائي وأي نوع من الطلاء |
| Gerçekte bir kimsenin ne kadar acı çektiğini bilmenin bir yolu olmadığından, eski moda ağrı tablosuna güvenmek zorundayız. | Open Subtitles | وبما أنه لايوجد مقياس لمقدار ألم شخص فعلينا أن نعتمد على الرسم البياني العتيق |
| Ortada ilaç olmadığından durumu kontrol altına almak istiyorlar. | Open Subtitles | ،بما أنه لايوجد دواء حتى الآن قاموا بذلك للسيطره على الفوضى |
| Endişelenecek bir şey olmadığına eminim. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه لايوجد شيئ هناك للقلق عليه د. |
| - Bir şey olmadığına emin misin? | Open Subtitles | امتأكد أنه لايوجد شىء يحدث؟ |
| - Bir şey olmadığına emin misin? | Open Subtitles | امتأكد أنه لايوجد شىء يحدث؟ |
| - Alternatif bir plan olmadığına inanıyoruz. | Open Subtitles | -نعتقد أنه لايوجد خطة بديلة |
| Röntgen çekeriz, birkaç test yaparız enfeksiyon ya da komplikasyon olmadığından emin oluruz. | Open Subtitles | سوف نقوم بعمل أختبارات واخذ صور مقطعية حتى نتأكد أنه لايوجد أي تلوث أو غير ذلك |
| Kimsenin olmadığından emin olun. | Open Subtitles | للتأكد من أنه لايوجد أحد بالداخل |
| Gidecek hiçbir yeri olmadığından moralini düzeltmek için bir Altitude almak istedi. | Open Subtitles | و بسبب أنه لايوجد مكان يذهب إليه قرر أن يأخذ نسخة من "آلتيتود" ليرفع معنوياته |