| - Hiç izci olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أنّك لم تكن أبدا فتى من الكشافة. |
| Son birkaç gün zihinsel olarak iyi olmadığını biliyorum ama ev hakkında konuşmak istedim. | Open Subtitles | أعلم أنّك لم تكن في مزاج جيد في تلك الأيام ولكنّي وددت الحديث إليك بشأن المنزل، بشكل عام |
| Aslında etrafta kimse olmadığını ancak iki hafta sonra anlayabilirsin. | Open Subtitles | لكن يتّضح لك لاحقاً. أنّك لم تكن تتحدّث لأي أحد, تعلم... |
| Onun sen olmadığını nereden bileceğiz? | Open Subtitles | كيف نتأكد أنّك لم تكن أنت الفاعل؟ |
| "Neden" işinde olmadığını düşünüyordum? | Open Subtitles | إعتقدتُ أنّك لم تكن في عمل "لماذا" |
| Telefon ettim. Cristina öğleden sonra laboratuvarda olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد اتصلت بـ (كريستنا)، وأخبرتني أنّك لم تكن في المختبر هذا المساء |
| Mauricio'nun gözünü morartıp, dudağını patlatanın sen olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أتخبرنا أنّك لم تكن من تسبّب لـ(موريسيو) بتلك الكدمة على العين والشفة المجروحة؟ |
| Hamid'e karşı çok da dost canlısı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | الذي قال أنّك لم تكن تحبّ (حميد( |