| Bana deli diyebilirsiniz, ama insanları buradan uzak tutmaya çalışmanızın bir nedeni olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | حسناً، ناديني بالجنون، ولكن أعتقد أنّ هناك سبب لإبقائك الناس خارج هذا المكان. |
| Bu kitaplara bakmasının bir nedeni olmalı. | Open Subtitles | لابد أنّ هناك سبب لماذا قام بأخذ تلك الكتب. |
| Bunu yapmalarının bir nedeni olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك سبب لفعلهم ذلك. |
| Bir sebebi olmalı. Ya hapisten yeni çıktı ya da şehre döndü. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك سبب أو ربّما خرج للتو من السجن |
| Fakat bunun Bir sebebi olmalı. | Open Subtitles | لكن لا بد من أنّ هناك سبب مُقنع. |
| Buraya konmuş olmasının bir nedeni olmalı. | Open Subtitles | -من الجليّ أنّ هناك سبب لوجودها هنا . |
| Cesetlerle iyiyim ama iş sevilen birine geldi mi sadece çocuk doktoru olmamamın Bir sebebi var diyelim. | Open Subtitles | -البقايا التي وجدناها تشير على الأقل بعمر سنة -إسمعي ، أنا رائعة بالجثث لكن عندما يتعلق الأمر بالأحبّاء، دعينا نقول أنّ هناك سبب لعدم كوني طبيبة أطفال |
| Bir sebebi olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك سبب. |
| Bir sebebi olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هناك سبب. |
| Tek Bir sebebi olabilir Emrys'in kim olduğunu söyletmek. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ هناك سبب واحد فحسب... لتجعله يفصح عن هويّة (إمريس). |