| Kibirli bir bakış görmeden bir gün bile geçiremem ben! | Open Subtitles | أنا شخصيا لا أستطيع أن أقضي يوما دون أن أراك |
| Ama bütün hayatımı kendimi yüzüstü bıraktığım kadar seni de yüzüstü bırakarak geçiremem. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أن أقضي حياتي كلها أخيب أمالكِ بقد ما خيبت أملي |
| Tutuyorum zaten! Ve bu hiç hoşuma gitmiyor, çünkü ailemle geçireceğim zaman azalıyor. Senin defterlerini tutmak yerine ailemle olabilirdim. | Open Subtitles | سأفعل و أقدر لك ذلك علي أن أقضي وقتاً مع عائلتي و عوضاً عن هذا كنت أحاول أن أنظم دفاترك |
| Geri döneceksin... ve ömrümün kalanını bunu telafi etmekle geçireceğim. | Open Subtitles | وسترجعي وأعدك أن أقضي بقية حياتي أعوضك عن هذا |
| Hayatımın kalanını yağ sifonlarını temizleyerek geçirmek istediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظنين بأنني أريد أن أقضي حياتي أنظف أماكن الدهون ؟ |
| Güneş parlarken ve ağaçlar muhteşem yapraklarla doluyken yazı ders çalışarak geçirmeyi planladım. | Open Subtitles | ومع شروق الشمس والأوراق الساقطة من الأشجار خططت أن أقضي الصيف في المذاكرة |
| Çok kıskanıyorum, çünkü tüm yaşamımı müdürümü yağlayarak geçirmeye bayılırdım. | Open Subtitles | أنا غيور ل أحب أن أقضي هنا يوما مع شفتي مقفل لبعقب مفوض المفضل |
| Bu yüzden onlarla zaman geçirmeliyim, bu sebeple her gün yemekhaneyi idare ederim. | TED | لذلك يجب أن أقضي وقتا معهم، فقمت بالإشراف اليومي في المطعم المدرسي . |
| Oğlumla biraz zaman geçirebilirim. Yetki sende, tüm şirketi batırmamaya çalış. | Open Subtitles | أريد أن أقضي بعض الوقت مع ابني, لذا توليّ المسؤولية هنا |
| Bazıları gibi günümü yatakta geçiremem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقضي النهار كله في السرير مثل بعض الناس |
| Bazıları gibi günümü yatakta geçiremem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقضي النهار كله في السرير مثل بعض الناس |
| Beni çalmış olabilecek birileriyle bir yılbaşı daha geçiremem. | Open Subtitles | لا يُمكنني أن أقضي عيد رأس سنة آخر من والدين ، ربما قاما بسرقتي. |
| Orada öyle dururken fark ettim ki bütün ömrümü, her küçük kızı "Acaba benim kızım mı?" diye merak ederek geçiremem. | Open Subtitles | أدركت شيئاً وأنا في مركز التسوّق .. لا أستطيع أن أقضي بقية حياتي وأنا أتسائل عند رؤية أيّ فتاة ما إذا كانت إبنتي |
| Bu sabahı mücevher yaparak geçireceğim. | Open Subtitles | فكّرت في أن أقضي فترة الصباح في صنع المزيد من المجوهرات |
| Bir yastıkta kocayıp bütün ömrümü birlikte geçireceğim ve son nefesimi birlikte vereceğim gerçek aşkımı arıyorum. | Open Subtitles | و الذي أستطيع أن أقضي كل يوم من حياتي معه لحين وفاتنا في نفس اليوم نفس الرمق الأخير |
| Spor salonunda biraz daha zaman geçireceğim. | Open Subtitles | و أحاول أن أقضي ساعات أكثر في الصالة الرياضية |
| Doğum günümü sizin gibi güler yüzlü insanlarla geçirmek harika. | Open Subtitles | من الرائع أن أقضي عيد ميلادي محاطًا بهذهـ الوجوه السعيدة |
| Hem vaktimi geçirmek istediğim başka bir kız var zaten. | Open Subtitles | بجانب، أظن أن هنالك فتاة تستحق أن أقضي وقتي معها |
| Üzgünüm. Sadece bu şehrin dışında seninle vakit geçirmek güzel olurdu. | Open Subtitles | آسف ، من الرائع أن أقضي الوقت معك خارج هذه البلده |
| Tüm akşamı size bunu anlatarak geçirmeyi çok isterdim ama hayal kırıklığına uğrarsınız. | TED | أريد أن أقضي كل المساء في الخوض معكم في هذا الموضوع لكنني سأخيب ظنكم. |
| Eve geleceğime, tüm hafta sonunu... boş bir otel odasında geçirmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أفضل أن أقضي عطلة نهاية الأسبوع في فندق ليس فيه أحد على أعود الى المنزل و اليك |
| Hayır, hafta sonunu şeyleri ileri seviyeye taşıyarak geçirmeye karar verdim. | Open Subtitles | ظننتُ أنكَ ستأخذ عطلة لا، قررتُ أن أقضي نهاية الأسبوع بأخذ الأشياء للمرحلة التالية |
| Ve haftasonumu onun üzerinde çalışarak geçirmeliyim. | Open Subtitles | وعليّ أن أقضي نهاية الأسبوع أعمل عليه تاريخ ؟ |
| Bir milyon yıl yaşayabilirim ve her anını önemli şeylerle geçirebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أعيش مليون سنه و أن أقضي كل دقيقه منها |