"أن تبقى" - Traduction Arabe en Turc

• kalmalısın
• kalabilirsin
• kalıp
• kalmalı
• kalmak
• kalma
• olmak
• kalman
• durmanı
• kal
• olmanı
• kalmayı
• kalmanı
• olmalısın
• kalacaksın

Şu psikopat denetmen ani ziyaretini yapana kadar orada kalmalısın.
يجب أن تبقى هنالك حتى يقوم المفتش بعمل زيارة مفاجئة

Ayrıca boş bir yatak odam var yani benimle istediğin kadar kalabilirsin.
و لدي غرفة نوم إضافية و لهذا يمكنك أن تبقى كما تريد

Belki burada kalıp cenaze için dinlensen daha iyi olur.
ربما كان من الأفضل أن تبقى بالمنزل وتستعد لحضور الجنازة

..orada kalmalı ve Foster Cane'le gece yapılacak röportajı kaydetmelisin.
يجب أن تبقى وتكتب هذه المقابله مع فوستر كين الليله

Bu durum hoşuma bile gitti. Bir süre sessiz kalmak iyi geldi.
وعجبنى ذلك.أعتقد أنه شىء جيد . أن تبقى صامت لفترة من الوقت

Sessiz kalma hakkına sahipsin ama avukat ücretini karşılaman gerekiyor.
لك الحق أن تبقى صامتاً يحق لك أن توكل محامي

Burada sabırla durup, Büyük Efendi'nin seni öldürmesini beklemek ya da onu öldürüp Örümcek Ağı Kalesi'nin Efendisi olmak.
أن تبقى هنا وتنتظر بصبر أن يذبحك السيد العظيم، أو أن تذبحه أولا وتصبح السيد على قلعة شباك العنكبوت

Bir süre sessiz kalman akıllıca olur. Daha iyi olur.
أنه من الحكمة أن تبقى هادئا لفترة سيكون من اﻷفضل

Uzk... Yaşlı Willow'un mekanından uzak durmanı istiyorum.
أريدِك أن تبقى بعيدةً عن مكان الصفصاف القديم

Bombayla beraber kalmalısın. Kimsenin müdahale etmediğinden emin olmak için.
عليك أن تبقى مع القنبلة تأكد ألا يعبث بها أحد

Bence sen kalmalısın. Ben sadece bir hafta olmayacağım.
أعتقد أنك يجب أن تبقى سأغيب لمدة أسبوع فقط

Olayı dramatize etme. Başka bir yer bulana kadar kanepede kalabilirsin.
لا تكن درامي، يُمكنك أن تبقى على الأريكة حتى تجد شيئًا

Kararını verene kadar orada kalabilirsin.
تستطيع أن تبقى عندها لتفكر في بعض الخطط.

kalıp dinleyebilir ya da gidebilirsin, hiç umurumda değil ama kapa çeneni.
يمكنك أن تبقى أو يمكنك أن ترحل لن أهتمّ، لكن فقط أصمت

Tamam. Her şeyden sonra sadece bir tane araba kalmalı.
حسناً.تذكر فقط سيارة واحدة يجب أن تبقى بعد كل شيء

L bu yerleşmek kadar aşağı kalmak için kız söyledi.
لقد قلت للفتيات أن تبقى في الأسفل حتى نحل هذا

CTU'nun müdürü olarak, bilgi akışının merkezinde kalma mecburiyetin var.
يجب عليك كرئيس وحدة مكافحة الارهاب أن تبقى هنا فى مركز تدفق المعلومات

Sürekli onu izleyemeyiz ki. Her an yanında olmak mümkün değil.
لا نستطيع مراقبتها باستمرار ومن المستحيل أن تبقى معها طوال الوقت

Sanırım bu sefer, ölü olarak kalman için bizzat kendim ilgileneceğim.
أظن أنني هذه المرة يجب أن أتأكد من أن تبقى ميتا

Kendi dünyanda kalmanı ve onunkinden uzak durmanı istiyorum.
أريدك أن تبقى داخل عالمك و لا تنخرط في عالمه

İstediğin kadar kal, mezun olman yıllarca sürse bile umurumda değil.
أنت وغد . يمكن أن تبقى لفترة طويلة إلى أن تتخرج

Bob, bir kaç günlüğüne Yüzbaşı Blackadder ile 'birlikte olmanı' istiyorum, tamam mı?
الآن يابوب, أريد منك أن تبقى مع النقيب بلاكادر لمدة يومين,حسناً؟ حاضر, سيدي

Yoksa, hayatında bir kerecik olsun aynı şeye bağlı kalmayı mı deniyorsun?
هل تحاول أن تبقى متمسكا بشيء ولو لمرة واحدة في حياتك ؟

Şef bu bilgilerin kodlarını çözene kadar orda kalmanı istiyor.
المدير يريدك أن تبقى مكانك حتى نقوم بفك شفرة الرسائل

Fakat konuşurken, açık olmalısın.
و لكن يجب أن تبقى ذهنك منفتحا عندما نتكلم

Birimiz geri dönüp seni alana dek burada kalacaksın.
أنت يجب أن تبقى هنا حتى أحدنا يمكن أن يعيدك