| Rodney, beni dinle.Bunu yapmak zorundasın, bu bizim tek şansımız. | Open Subtitles | رودني, استمع إلي. يجب أن تفعل ذلك إنها فرصتنا الوحيدة | 
| Bunu yapabilir misiniz Bay Gant? | Open Subtitles | هل تعتقد أنك تستطيع أن تفعل ذلك ، سيد جانت؟ | 
| Ama eğer günahkâr Jim'i kurtarabileceksen, senden Bunu yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | لكن إذا كنت تستطيع انقاذ المخطيء جيم، أود أن تفعل ذلك | 
| Bunu yapmadan önce haber versene! | Open Subtitles | كنت فلدي سخيف تحذير شخص قبل أن تفعل ذلك. | 
| Bunu yapmaya bayılıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تحب أن تفعل ذلك أليس كذلك؟ ـ سوف أفعل ذلك لبقيّة حياتي | 
| Umarım bunu yaparsın ve ben de kendi hayatıma devam ederim. | Open Subtitles | وأتمنى أن تفعل ذلك ليتسنى لي الإستمرار بحياتي | 
| Yapmanı söylememiştim, izin almadan bunu yapamazsın. | Open Subtitles | أنظر أيها اللعين أنا لم أخبرك أن تفعل ذلك لأنه عمل لم أصرح لك به | 
| Hayır, Bunu yapmak istemezsin, çünkü bu çok ciddi dertler açar başına,kardeş. | Open Subtitles | أنت لا تريد أن تفعل ذلك لأن ذلك سيتسبب في مشكلة حقيقية | 
| Dünya'nın çok az yerinde araştırılan bir balık ile Bunu yapmak nasıl mümkün? | TED | كيف يمكنك أن تفعل ذلك مع حيوان -- الأماكن القليلة جدا في العالم. | 
| Genelde, Bunu yapmak için eve gitmeyi beklemez misiniz? | Open Subtitles | لاتنتظر عادة لتصل للبيت قبل أن تفعل ذلك ؟ | 
| Mıknatıslar da Bunu yapabilir, hiç zorlanmadan. | Open Subtitles | المغناطيسات يمكن أن تفعل ذلك ,أيضاً,بسهولة. | 
| Sizden nükleer materyali çalan adamı teşhis etmenizi istiyorum. Bunu yapabilir misiniz? | Open Subtitles | أريدك أن تحدد هوية الرجال الذيين سرقوا القضبان منك هل يمكنك أن تفعل ذلك لأجلنا؟ | 
| Şu anda Bunu yapabilir miyiz, lütfen? | Open Subtitles | هل يمكننا فقط أن تفعل ذلك في الوقت الراهن، من فضلك؟ | 
| Prosedür böyle. Bunu yapmanı istemezsem işimi yapmamış olurum. | Open Subtitles | ومن الإجرائي، وأنا لن تفعل شغلي إذا أنا لم أطلب منك أن تفعل ذلك. | 
| - Dozer neler hissettiğimi bilse senden Bunu yapmanı istemezdi. | Open Subtitles | لو عرف دوزر كيف شعرت، لما طلب منك أن تفعل ذلك | 
| Bunu yapmadan önce yüzük tak. | Open Subtitles | واحد ونحن لم أعرف حتى موجودة. يا، ووضع عصابة على ذلك قبل أن تقرر أن تفعل ذلك. | 
| - Bunu yapmadan önce, lütfen, bizi uyarabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تحذرنا قبل أن تفعل ذلك ؟ | 
| Artik Bunu yapmaya hakkin yok. Hadi, sakinles lutfen. | Open Subtitles | لم يعد بمقدورك أن تفعل ذلك ثانية, هيا إهدأ, من فضلك | 
| Önce böyle yaparsın ve aşağı doğru gönderirsin bir jest hareketi ve ışık topu üzerine gelir. | Open Subtitles | بعد أن تفعل ذلك ويذهب الضوء إلى الأسفل تتحرك المياه الضوئية إلى هناك | 
| - Tamam rahatla Jack. - bunu yapamazsın. | Open Subtitles | ــ حسنا , جاك , إهدأ ــ لا يمكنك أن تفعل ذلك | 
| Bırak ben yapayım. | Open Subtitles | يسوع المسيح، اسمحوا لي أن تفعل ذلك. | 
| Motosiklet kullanırken bunu sürmeye yakışır yapmalısın. | Open Subtitles | عندما تقود الدراجة فينبغي أن تفعل ذلك بحماس | 
| Buraya göz kulak ol. Bunu yapabilirsin, değil mi? | Open Subtitles | إعتني بهذا المكان, أن تستطيع أن تفعل ذلك صحيح؟ | 
| Bunu gerçekten yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل ذلك |