Evet, Graemen Bankası ve mikro-kredi tarzı şeyler var. | TED | حسنا؟ وصحيح أن هناك أشياء كبنك جراميين والقروض الميسرة. |
Hayatta daha önemli şeyler var. Ben minnettarım. | Open Subtitles | بعد فترة أدركت أن هناك أشياء أخرى للحياة ، أقصد انني ممتن |
Söylemeyi unuttuğum önemli şeyler var. | Open Subtitles | أتعرفون أن هناك أشياء نسيت أن أخبركم بها |
Bence duyman gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | أظن أن هناك أشياء عليك أن تسمعها |
Thomas, hayatında yapmak istediğin fakat bir gün risk almazsan asla gerçekleştiremeyeceğin şeyler vardır. | Open Subtitles | اتعلم يا توماس سيأتي يوم تقول في لنفسك أن هناك أشياء أردت أن أفعلها في حياتي و لن تفعلها إلا إذا قمت بالمخاطرة |
Burada insanlar bazı şeylerin öldürmeye değer olduğunu düşünür. | Open Subtitles | الناس هنا يشعرون أن هناك أشياء تستحق القتل لأجلها |
Herkes yanlış olan şeyler olduğunu biliyor, yapılmaması gereken şeyler var. | Open Subtitles | الجميع يعرف أن هناك أشياء سيئة، والأشياء التي لا ينبغي القيام به. |
Daha çok anlamdan ve amaçtan önemli şeyler olduğuna dayalı. | Open Subtitles | مبدئياً أن هناك أشياء أهم من "المغزى" أو "الهدف" حقاً؟ |
Hey, büyükanne, sakın bu görevde garip şeylerin olduğunu söyleme. Ha? | Open Subtitles | هي, جدة تسونادي, لاتقولي لي أن هناك أشياء غريبة في هذه المهمة |
Hala vampir avlıyorum ama bu iş bana şunu öğretti: Dışarıda bir takım dişten çok daha kötü şeyler var. | Open Subtitles | أنا لا زلت أصطاد مصاصي الدماء ، ولكنى تعلمت أن هناك أشياء خاطئة |
Seninle ilgili bilmediğim şeyler ve benimle ilgili bilmediğin şeyler var | Open Subtitles | أن هناك أشياء لا أعرفها عنك وأشياء لا تعرفها عنيّ. |
Tabii ki pişman olduğum, geri almak istediğim, yapabilecek olsam değiştireceğim şeyler var. | Open Subtitles | من الواضح أن هناك أشياء أندم عليها.. أشياء أريد أن أتراجع عنها ..أشياء أود أن أغيرها إذا كنت أستطيع |
hadi ama nereye istersen gideriz demek istediğim bu şeyler ... benim hakkımda hala bilmediğin şeyler var.. | Open Subtitles | تعالي معي و أنا لا اُبالي سنهذب حيثما تريدين أعني أن هناك أشياء هناك أشياء لم تعرفيها عني بعد |
Yine de saklayamadığın şeyler var. | Open Subtitles | أن هناك أشياء لم تستطع أن تخبّئها على أي حال. |
Bilirsin, bazı şeyler hiç değişmez. | Open Subtitles | تعرف أن هناك أشياء لا تتغير |
Lionel Luthor'un parayla alamayacağı bazı şeyler olması güzel. | Open Subtitles | إنه لأمر جيد رؤية أن هناك أشياء حتى (ليونيل لوثر) لا يستطيع شرائها |
Bu kadar zaman geçmesine rağmen eminim seninle ilgili hâlâ bilmediğim şeyler vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد من أن هناك أشياء أنا ما زلنا لا نعرف عنك حتى بعد كل هذا الوقت. |
Eminim Boris hakkında hiçbirimizin bilmediği şeyler vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد أن هناك أشياء بخصوص (بورس) لا يعرفها أي منا |
Galiba Teğmen Dan bazı şeylerin değiştirilemeyeceğini anlamıştı. | Open Subtitles | أعتقد أن الملازم دان أيقن أن هناك أشياء لا يمكن تغييرها |
Yaptığım bazı şeylerin yasal olarak değerlendirilemeyeceğini kabul ediyorum. | Open Subtitles | أنا أقبل أن هناك أشياء قطعيا أنا أفعلها والتي لا تعتبر قانونية |
Dışarıda kötü şeyler olduğunu bilip de, bir şeyler yapamamamın verdiği suçluluk duygusu. | Open Subtitles | ذنب الذي أشعر به عندما أعلم أن هناك أشياء سيئة تحدث بالخارج وأنالا أفعلشيء بخصوصهذا. |
Biliyorsun, Brian, olabildiğince zeki de olsan, hayatında kontrol edemeyeceğin şeyler olduğunu kabul etmelisin. | Open Subtitles | أتعرف يا براين، كذكي مثلك ..يجب أن تتقبل حقيقة أن هناك أشياء في الحياة لاتستطيع التحكم بها |
Çoğu kimse artık içlerinde diğerleri gibi olağandışı şeyler olduğuna inanmıyor. | Open Subtitles | أن هناك أشياء استثنائية داخل أنفسهم بالإضافة إلى الآخرين |
Senin için kıymetli şeylerin olduğunu da biliyorum Walter O'Brien. | Open Subtitles | أعرف أن هناك أشياء تهمك يا والتر أوبراين |