| Ev ne kadar boş olursa kötü niyetli biri için, ortalıkta görünmeden dolanmak o kadar kolay olur. | Open Subtitles | كلما كان البيت خالياً كلما كان بإمكان الفاعل أن يتحرك دون أن يراه أحد |
| Yıllardır kimseye görünmeden Zone'a girip çıkıyor. | Open Subtitles | انه يدخل و يخرج من المنطقة لسنوات عديدة بدون أن يراه أحد فعلا |
| Senin tarif ettiğin büyüklükte bir hayvan kimseye görünmeden ortalıkta dolanamaz. | Open Subtitles | حيوان بهذا الحجم الذي تصفه لن يمر دون أن يراه أحد لن يستطيع حيوان كبير غبي أن يختبئ |
| Bu adam nasıl oldu da kimse onu görmeden içeri girip çıkabildi. | Open Subtitles | كيف لذلك الرجل أن يدخل ويخرج دون أن يراه أحد ؟ |
| Bütün hastanelere izledik ama bir şekilde içeri girip hediyelerini bırakıp kimse onu görmeden çıkıyor. | Open Subtitles | لقد راقبنا جميع المُستشفيات، لكنّه بطريقة ما يدخل للمستشفى و يضع الأعضاء... و بعدها يخرج من دون أن يراه أحد |
| Böyle bir şeyi görünmeden nasıl yapacağını biliyor. | Open Subtitles | لا بد أن يكون على علم بكيفية فعل شيء كهذا دون أن يراه أحد |
| Nişancının görünmeden ateş edebileceği en yakın yer en az 300-400 m. uzakta. | Open Subtitles | أقرب مكان قد بتواجد فيه القاتل دون أن يراه أحد يبعد مابين 300 إلى 400 ياردة، |
| Ara sokak bombacının kimseye görünmeden kamyonun arkasına binebilmesi için mükemmel bir yerdi. | Open Subtitles | الزقاق سيكون المكان المثالى للمفجر للدخول الى الشاحنه دون أن يراه أحد |
| Yani katilin ganimeti toplayıp kimseye görünmeden polisler gelmeden çok önce kaçacak zamanı vardı. | Open Subtitles | مما يعني بأن القاتل كان يملك الكثير من الوقت ليأخذ الغنيمة ويختفي قبل أن يراه أحد وأن تظهر الشرطة |
| Bunu kim yaptıysa, kuleye görünmeden girip kuleden görünmeden çıkmış. | Open Subtitles | أياً كان من قام بذلك فقد دخل وخرج من البرج دون أن يراه أحد |
| Tüylerin bu ormanla uyumlu olması sebebiyle Sinornithosaurus ağaç tepelerinde görünmeden ilerleyebilir. | Open Subtitles | بريشاتٍ تسمح له بالإنسجام مع الغابة،يمكن للـ(ساينورنيثوصوراس) أن يتحرك دون أن يراه أحد عبر أعالي الأشجار |