| Annem ve babamla Pazar günleri kiliseden sonra brunch için buraya gelirdik. | Open Subtitles | اعتاد والديّ على إحضاري هنا لوجبة الفطور والغداء بعد الكنيسة أيام الآحاد |
| Pazar günleri, durduğum yerden seni görmediğimi sanıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعتقد أننى لن أراك أيام الآحاد من حيث أقف |
| Pazar günleri senin gibiler Bağdat caddesine bu yüzden çıkıyorlar. | Open Subtitles | تعرف أن أمثالك يخرجون فى شارع بغداد أيام الآحاد فقط لهذا السبب |
| Buraya kahvaltıya geliyor çünkü Pazarları böyle yapardı. | Open Subtitles | و تأتي للإفطار لأن هذا ما اعتادت على فعله أيام الآحاد |
| Artık sürekli oralardayım. Pazarları bana yemek yapıyor. | Open Subtitles | أنا موجود معها كثيراً هذه الأيام، وهي تعد لي الطعام أيام الآحاد |
| Pazar günlerinin kilise için olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | إنها تعتقد أن أيام الآحاد للكنيسة |
| Aptalca gelebilir, ama küçük bir kızken, seninle dans derslerine giderdik, Pazar günleri. | Open Subtitles | قد يبدو الأمر سخيفاً لكن أتعلمين عندما كنت فتاة صغيرة إعتدت الذهاب لدروس الرقص أيام الآحاد |
| Pazar günleri komşularım okuduktan sonra. | Open Subtitles | أيام الآحاد بعد أن ينتهي الجيران من قراءتها. |
| Futbol sezonu boyunca Pazar günleri takılmak yok. - Anladım. | Open Subtitles | لن نتقابل في أيام الآحاد خلال مواسم كرة القدم. |
| Belki de seni yalnızca Pazar günleri almalıyım. | Open Subtitles | ربما يجب علي أخذك أيام الآحاد. |
| Bu yavşaklar Pazar günleri oda servisi vermiyor. | Open Subtitles | هؤلاء المهرجين لا يقدمون خدمة الغرف فى أيام "الآحاد". |
| Jersey'ye de gelmeyin. Pazar günleri bile. | Open Subtitles | (لا تقود حتى خارج (جيرسي ليس حتى أيام الآحاد |
| Pazar günleri olmadım. | Open Subtitles | ليس أيام الآحاد |
| Ve bunu anca on dokuz senenin Pazar günleri sonunda anlarsan, sen de benim gibi, güneyli bir baptistsin demektir. | Open Subtitles | وإنْ استغرق منك الأمر تسعة عشر عاماً ،من أيام الآحاد كى تعرف هذا *فأنت مثلى، *مُعَمِّد جنوبى *المُعمِّد: أحد أتباع المذهب البروتستانتى* |
| Ama beni Pazar günleri kiliseye gitmekten vazgeçiren dosya işte bu, Marcus Fox. | Open Subtitles | لكن هذه القضية (كان (ماركوس فوكس هو من تسبب في عدم ذهابي إلى الكنيسة أيام الآحاد |
| Yüzmeye gidecektim ama sanırım Pazarları erken kapatıyorlar. | Open Subtitles | كنت أريد أن أذهب للسباحة ولكنني أعتقد أنهم يغلقون باكراً أيام الآحاد |
| Pazarları geç kalkarız. | Open Subtitles | ننام متأخرين أيام الآحاد |
| Pazarları birlikteydiniz değil mi? | Open Subtitles | يلعب في أيام الآحاد |
| Pazarları sıkıcı olur. | Open Subtitles | أيام الآحاد مملة ... حسنا |
| Pazar günlerinin kilise için olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | إنها تعتقد أن أيام الآحاد للكنيسة |