Affedersiniz bayım. konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | أعذرْني، سيدي هَلْ يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ معك؟ |
Merhaba June. Rupert'la konuşabilir miyim? | Open Subtitles | مرحباً، جونيو ، أوَدُّ أَنْ أَتكلّمَ مع روبرت، رجاءً. |
Uzak Sürücü, Uzun Saçlıyla konuşmam lazım. | Open Subtitles | الراكب البعيد ، يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ مع صاحب الشَعرِ الطويلِ. |
Uzaklara At Süren, Uzun Saçlı ile konuşmalıyım. | Open Subtitles | الراكب البعيد ، يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ مع صاحب الشَعرِ الطويلِ. |
Artık seninle konuşmayacağım, ya da sana bakmayacağım. | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ لا أَتكلّمَ معك أَو انْظرُ إليك |
Şimdi o küçük serseriyi dışarı gönder de onunla konuşayım. | Open Subtitles | الآن، يُرسلُ ذلك يَغْرسُ قليلاً، لذا أنا يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ معه. لا. |
Köpek yasağı hakkında apartman yöneticisi Clarice'le konuşabilirim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أَبّ، حول تلك لا قاعدةَ كلبِ، أنا يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ مع كلاريس، رئيس لوحةِ تعاونيتِنا. |
Birçok dilde konuşabiliyorum. | Open Subtitles | أنا يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ في اللغاتِ المختلفةِ المُخْتَلِفةِ. |
Seninle konuşmamı istemiyor. | Open Subtitles | هو لا يُريدُني أَنْ أَتكلّمَ معك |
Sam, seninle bir şey konuşabilir miyim? | Open Subtitles | سام، يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ معك في خاصِّ، رجاءً؟ |
Biraz konuşabilir miyiz Daphne? | Open Subtitles | دافن، يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ معك لمدّة دقيقة؟ |
Debra, seninle bir dakika konuşabilir miyim? | Open Subtitles | ديبرا، يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ مَعك في الدقيقة؟ |
Megan, konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | مايجن، يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ إليك في الدقيقة؟ |
Seninle bir saniye konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | يا، يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ معك لثانية واحدة؟ |
Ama yine de konuşmam gerektiğine inanıyorum. | Open Subtitles | لَكنِّي أَشْعرُ بأنّني يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ على أية حال |
Yani, bunu önce Matt ile konuşmam gerekiyor zaten. | Open Subtitles | أَعْني، أنا يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ مع مات حول ذلك على أية حال. |
Süper. Fakat seninle yalnız konuşmam lazım. | Open Subtitles | لَكنِّي يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ إليك لوحدك |
Seninle konuşmalıyım, çünkü bir şey oldu. | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ معك لأن هذا الشيءِ حَدثَ. |
Lon, çok üzgünüm ama, seninle konuşmalıyım. | Open Subtitles | اه، لون , اه، آسف جداً، لكن أنا .. . لا بُدَّ أنْ أَتكلّمَ معك. |
Avukatıma bu iş bitene kadar şirketten kimse ile konuşmayacağım demiştim. | Open Subtitles | أخبرتُ مُحاميي بأنَّني لن أَتكلّمَ مع أي شخص في الشركةِ حتى بعد إنتهاء هذا |
Kimseyle konuşmayacağım. Kestireceğim. | Open Subtitles | لَنْ أَتكلّمَ مع أحد هاخد تعسيلة |
Bu fiyaskodan sonra ne konuşayım? | Open Subtitles | الذي يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ بعد الذي chickenshit stakeout؟ |
Onlarla konuşabilirim. | Open Subtitles | أنا يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ معهم. |
Evet. Ben de onunla konuşabiliyorum. | Open Subtitles | وأنا يُمْكِنُ أَنْ أَتكلّمَ معه. |
Bana arabamı satmam konusunda, Bill ile konuşmamı söyledi. | Open Subtitles | قالَ بأنّني يَجِبُ أَنْ أَتكلّمَ مع (بيل) بشأن بيع سيارتِي |