| Hayır. Müzeyle ilgili sohbet hoşuma gidiyordu. | Open Subtitles | لا، لا، أنا كُنْتُ فقط أَتمتّعُ بلذا دردشة متحفنا، |
| Az önce yaptığın da hoşuma gidiyordu. Kusura bakma. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ أَتمتّعُ بأيضاً بأَنْك كُنْتَ تَعْملُ الآن. |
| Meslektaşlarımla olmaktan zevk duyarım. | Open Subtitles | أَتمتّعُ بدائماً أنْ أكُونَ في شركةِ الزملاءِ. |
| Sizinle ilgilenmekten zevk alıyorum. | Open Subtitles | وعندما أعتقد حول كَمْ أَتمتّعُ بالإعتِناء بك |
| Bak, gerçek şu ki seninle çalışmaktan hiç keyif almıyorum. | Open Subtitles | النظرة، الحقيقة آي .. . أنا لا أَتمتّعُ بالعَمَل مَعك. |
| Bir çok sebep var... hayatımla böyle eğlenmemin. | Open Subtitles | هناك بَعْض السببِ. بِأَنِّي أَتمتّعُ به حياتي مثل هذه. |
| Ne kadar hoşuma gittiğini anlatamam. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ إخْبارك كَمْ أَتمتّعُ بسمعه. |
| Seni mutsuz görmek benim hoşuma mı gidiyor sanıyorsun? | Open Subtitles | تَعتقدُ بأنّني أَتمتّعُ به رُؤيتك حزينة؟ |
| Aslında ülkenin bir ucundan diğerine... ..yaptığımız bu gezide benim de hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | تَعْرفُ، إضافةً إلى، أَتمتّعُ بالحقيقة هذه السفرةِ الصَغيرةِ خلال الوسطِ. |
| Haklıydı bunu ona ben yapmıştım ve hoşuma da gidiyordu asıl komik olansa onu hala seviyordum hatta belki şimdi daha fazla sonunda bana ihtiyacı olduğunu,[br]beni takdir ettiğini hissetmiştim. | Open Subtitles | كانت صحيحه أنا أعْمَلُ هذا إليها , وأنا كُنْتُ أَتمتّعُ به. كانت هراء مضحكا لازلت احبها |
| Bunun cezalandırma olduğunu sanırdım, ama şimdi sessizlik hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ أَعتبرُه العقاب، لكن الآن أَتمتّعُ بالهدوءِ. |
| Hayır, hoşuma gitmiyor, ama işim bu. | Open Subtitles | لا، أنا لا أَتمتّعُ به، لَكنَّه شغلُي. |
| O halde benim de senin buruş buruş olmuş popondan zevk almamı da bekliyorsundur. | Open Subtitles | وأنا أَفترض أنك تَعتقدين بأنّني أَتمتّعُ بتلك الابداعات التي تدعى الأرداف |
| Biliyorum, ama sana bunu söylemekten zevk alıyorum. | Open Subtitles | أَعْرفُ، لَكنِّي أَتمتّعُ بقوله إليك. |
| Yüce Jüpiter adına, sert aşktan zevk alıyorum. | Open Subtitles | Jumpin ' المشتري، أنا أَتمتّعُ بالحبِّ القاسيِ. |
| Sapkınları cezalandırmaktan zevk alıyorum. | Open Subtitles | أَتمتّعُ بمعاقبة المخربين |
| Senden saklanıyorum. Hayattan böyle zevk alıyorum. | Open Subtitles | إختفاء منك، الذي كَمْ أَتمتّعُ بالحياة! |
| Başkanın Güney Afrika'da olmasından keyif duymadığımı söyleyemem. | Open Subtitles | انا لن أَقُولَ أنني لا أَتمتّعُ بأن يكون الرئيس في جنوب أفريقيا. |
| Tatlım, keyif aldığım kısım küvette oturmak değil. | Open Subtitles | العسل، هو لَيسَ الحمّامَ أَتمتّعُ به. |
| Sizinle yaşamaktan keyif alıyorum. | Open Subtitles | أَتمتّعُ بالعَيْش معك. |
| Bir çok sebep var... hayatımla böyle eğlenmemin. | Open Subtitles | هناك بَعْض السببِ. بِأَنِّي أَتمتّعُ به حياتي مثل هذه. |