| Bir kadının bunca şey yaşayıp kimseye söylemediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق إمرأة تمر بكل هذه الأشياء ولا تخبر احداً |
| Köpeğimize bunu yaptığını inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق أنه عَمِلَ ذلك إلى كلبِنا. |
| O herifi davet ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أَستطيعُ التصديق بأنك دَعوتي ذلك الرجلِ |
| O herifi davet ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أَستطيعُ التصديق بأنك دَعوتي ذلك الرجلِ |
| Bu gece yemekte David'le Tish hakkında söylediklerine inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق بأنّك قُلتَ ذلك حول ديفيد وتيش في العشاءِ اللّيلة. |
| Bu kızların bu kadar tembel olmalarına inanamıyorum. | Open Subtitles | حسناً، أنا لا أَستطيعُ التصديق مدى كسالة هؤلاء البنات |
| Hala kasaba meydanının en önemli dekorasyonunu sağlamak için benimle çalışmasına izin verdiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | ما زِلت لا أَستطيعُ التصديق بأنني تَركتك تحدثني لجعل ويد يزودنا بالزينه الأكثر أهمية لساحةِ البلدة |
| Susie Collins'in dükkanını kapattırıp, Magnolia'nın saçını yaptırmasına engel olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق بأنّك جعلت سوزي كولينز تغلق دكانَها لكي لا تَستطيع ماغنوليا عَمَل شَعرها |
| - O şeyi savunduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق في الحقيقة انك دافعَت عن ذلك الشيءِ |
| Bu olmadıkları anlamına gelmez. Kendini okul renklerimize boyadığına hala inanamıyorum. | Open Subtitles | ذلك لا يَعْني بأنّهم ليسوا موجودين أنا ما زِلتُ لا أَستطيعُ التصديق |
| Yarın akşam ki Şükran Günü yemeğini kabul ettiğimize hala inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق بأنّنا إتّفقنَا على القيام بعشاء عيد الشكر غداً |
| Ben hala 2 şehirli olacağına inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا ما زِلتُ لا أَستطيعُ التصديق أنت ستكونين ثنائية المدينة |
| Bu duruma düştüğüme inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق أني في هذا الوضع |
| Şu söylediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق بأَنْك تُخبرُني. |
| Hala rüzgarın yönüne bakmana inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق بأنّك ما زِلتَ تدقق حول اتجاه الريح |
| Bunu gerçekten yaptığına inanamıyorum Babacığım! | Open Subtitles | لا أَستطيعُ التصديق انك فعلتها يا ابي |
| Çektiği o kadar acıdan sonra bunu yaptığına inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا ما زِلتُ لا أَستطيعُ التصديق هو يَعمَلُ ذلك... بعد كُلّ شيءِ مَرَّ به |
| Beni tanıdığınıza inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق أنك عَرفتَني |
| - Burada olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التصديق أنّك هنا |
| Buna inanamıyorum! | Open Subtitles | تبا, أنا لا أَستطيعُ التصديق |