| Sherry bizi gönderdi. Francine bozuk bir şeyler yemiş. | Open Subtitles | الشيري أرسلَنا 'بسبب أن فرانسين أَكلتْ شيءَ سيئَ. |
| Ordövrlerden yemiş olmalı. | Open Subtitles | هي لا بدَّ وأنْ أَكلتْ البعض مِنْ المشهّيات. |
| Görünüşe göre, son yemeğinde yaklaşık dört karat yemiş. | Open Subtitles | يُشاهدُ مثل هي أَكلتْ حوالي أربعة القيراطات لعشائها الأخيرِ. |
| Kıvamına bakacak olursak, yeni yemiş. | Open Subtitles | حُكْم مِن قِبل / له تناسقها، هو / أَكلتْ r وقت صَغير. |
| Yani ya güzel bir ceylan yemiş, çünkü bu kadar acıkmış olamaz... Ya da? | Open Subtitles | أَو هو / أَكلتْ a غزالة، التي وجيدة لأنه / هي لَنْ تَكُونَ كثيراً جائعة... |
| Ya da başka birşey yemiş. | Open Subtitles | - أَو هو / أَكلتْ شيءاً آخراً. |