| Uh, hayır. Uh, grant tutuklandı çünkü kontrolünü kaybetti. | Open Subtitles | لا لا قرانت أُعتقل بسبب أنه لم يحافظ على هدوءه |
| Altı ay sonra tutuklandı çünkü bir Alman savaş esiri olmuştu. | Open Subtitles | وبعد ستة أشهر، أُعتقل بسبب "انه كان سجين حرب ألماني |
| 10 dakika sonra, kampüsün diğer uçundaki dinler arası diyalogu desteklemek amacı ile yapılan bir mitingde arbede çıktı ve sadece bir tane Müslüman tutuklandı. | Open Subtitles | بعد عشر دقائق, إندلعت أعمال شغب خارجاً من الجانب الآخر للحرم الجامعي في تجمع يهدف إلى تشجيع حوار الأديان وفقط مسلم واحد أُعتقل |
| 21 yaşına gelmeden önce kavgaya girdiği için 4 kere tutuklanmış. | Open Subtitles | أُعتقل إثر شجارٍ 4 مرّات قبل بلوغه الحادية والعشرين. |
| Çalıntı antika ticaretinden dört yıl önce tutuklanmış. | Open Subtitles | لقد أُعتقل قبلَ أربعةِ سنوات لمتاجرتهِ بالأدوات القديمة |
| Cinayet için tutuklanmadım ki hiç. | Open Subtitles | لم أُعتقل أبدًا من أجل جريمة قتل. |
| Dolandırıcılıktan tutuklanan yatırımcı bankacı. | Open Subtitles | ذلك مصرفي الإستثمار الذي أُعتقل بتهمة الإحتيال |
| Neden sadece o tutuklandı | Open Subtitles | هذا هو السبب لأنه هو الوحيد الذي أُعتقل |
| Bu adam tutuklandı, çünkü size yardım etmiyordu. | Open Subtitles | ذاك الرجل أُعتقل,ليس لأنه يساعدكم |
| Jacob Karns adlı bir rahip cinayetten tutuklandı. | Open Subtitles | واعظ يدعى (جاكوب كارنز) أُعتقل بسبب جريمة قتل |
| Müdür o gün aniden tutuklandı. Ortadan kaldırmak için zamanı olmamıştır. | Open Subtitles | أُعتقل المدير فجأةً |
| Aynı yıl, Eyalet Başsavcısı Mason Wardell yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklandı. | Open Subtitles | في ذلك العام، النائب العام للإتحاد (مايسون وارديل) أُعتقل بتهمة الفساد |
| tutuklandı çünkü size ihanet etti. | Open Subtitles | أُعتقل,لأنه خانكم |
| Havaalanında kılıcı olan yaşlı bir adam tutuklanmış. | Open Subtitles | رجل عجوز وبحوزته سيف قد أُعتقل في المطار |
| Altı ay önce restoran müdürü olarak çalışırken zimmetine para geçirme suçundan tutuklanmış, ama suçlamalar düşmüş. | Open Subtitles | أُعتقل قبل 6 أشهر بتهمة الإختلاس بينما كان يعمل كمدير لمطعم، لكن أسقطت التهم. |
| Bilmiyorum. Bana iş veren adam tutuklanmış. | Open Subtitles | لا اعرف, الرجل الذي وظفني أُعتقل للتو |
| Başka bir dava yüzünden tutuklanmış, şimdi de hapiste. | Open Subtitles | أُعتقل لقضية أخرى، هو في الحجز الآن. |
| Eğer yaptıysam o zaman tutuklanmadım, kurtarıldım. | Open Subtitles | إن كنت فعلت، فلم أُعتقل بل أُنقذت. |
| Eğer yapmışsam, bu durumda ben tutuklanmadım, kurtarıldım. | Open Subtitles | إن كنت قد فعلت، فلم أُعتقل بل أُنقذت. |
| Hayatım boyunca hiç tutuklanmadım. | Open Subtitles | أنا لم أُعتقل من قبل قط |
| Geçen gece birlikte olduğun adam hani şu tutuklanan, onun kim olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | الرجل الذي كنت برفقته الليلة الماضية, الذي أُعتقل, أتعرف هويته؟ |
| Geçen gece birlikte olduğun adam hani şu tutuklanan, onun kim olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | الرجل الذي كنتِ برفقته الليلة الماضية, الذي أُعتقل, أتعرفين هويته؟ |