| Evet elbette. Bay Rainsford, lütfen böyle Oturun. | Open Subtitles | أوه, نعم, بالطبع من فضلك إجلس هنا, يا سيد رينسفورد |
| Terasa Oturun.Size limonata getireyim.Belki hatırlarsınız. | Open Subtitles | إجلس في الرواق . سأحضر لك ليمونادا . ربما تود التفكير بها |
| Buraya getirilme şekliniz için özür dilerim. Oturun lütfen. | Open Subtitles | إعتذاراتي للطريقة التي احضرت بها هنا اليوم من فضلك إجلس |
| Ben çağırsaydım gelmezdin. Otursana. | Open Subtitles | لم يكن ممكنا أن تأتى إذا طلبت منك , إجلس يا صاحب |
| Otur yerine. Çok fazla ağırlık yaparlar. Batabiliriz. | Open Subtitles | . إجلس ، وزنهم يفوق أياً منا سنغرق فـي لمح البصر |
| Buraya Oturun. Başınızı arkaya yaslayın. Derin nefes alın. | Open Subtitles | إجلس هنا سيد كارترايت ، ضع رأسك للخلف ، تنفس بعمق ، حاول الإسترخاء |
| Orda Oturun susun ve dinleyin | Open Subtitles | نلعب فقط أغنية واحدة لك لذا إجلس وأسكت وإستمع |
| - Haydi Oturun. - Haydi Darcy, otur oğlum. | Open Subtitles | هيا ، هيا ، إجلسن الآن تعال يا دارسي ، إجلس يا بني |
| Bir de, mümkünse her zaman kapıya yakın Oturun. | Open Subtitles | أوه، وإذا إستطعت، إجلس دائماً بجانب الباب. |
| Lütfen Oturun. Neden bir fincan yatıştırıcı yasemin çayı içmiyorsunuz ki? | Open Subtitles | رجاء إجلس, لما لا تستمتع بكوب من شاي الياسمين المهدئ؟ |
| Oturmaz mısınız azıcık Oturun, Oturun hadi | Open Subtitles | لنصف دقيقة , هل بإمكانك أن تجلس ؟ تفضل بالجلوس , إجلس |
| - Oturun, yoksa sizi dışarı attıracağım! | Open Subtitles | إجلس على مقعدك ، أو ستتمّ إزالتكَ من القائمة |
| Oturun lütfen. | Open Subtitles | حسنا , إجلس على المقاعد و سوف نواتيك بالحال |
| Şaşırtıcı bir rahatlığı var. Bir daha Oturun. Oturun bir süre. | Open Subtitles | إنها مريحة بطريقة مدهشة إجلس عليها مرة أخرى |
| - Konuşmamız gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. - Ben de. Otursana. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك مسائل يجب مناقشتها أنا أيضا , إجلس , |
| Bütün ağırlığını bu tarafa veriyorsun. Dik Otursana. | Open Subtitles | أنت تضع وزنا كثيراً علي هذا الجانب إجلس بالخلف |
| Çok iyiydin.Sağol. Otursana | Open Subtitles | لقد أدّيتَ عملاً خُرافيّاً و أشكركَ لهذا، هيّا إجلس |
| Bizi eğitmek için değil, incelenmek için buradasın. Otur yerine. | Open Subtitles | أنت هنا ليس لتحاضرنا بل ليتم فحصك ، إجلس |
| - Otur. - Aman tanrım. Biraz et için çok para. | Open Subtitles | ـ إجلس ـ يا إلهي ، هذا مبلغ كبير لأجل القليل من اللحم |
| Tamam, yeter. Otur. Otur şuraya. | Open Subtitles | . حسناً , هذا يكفي إجلس ، إجلس هنا |
| Otur bakalım. Doktor iğne yapılması gerektiğini söylüyor? | Open Subtitles | إجلس هنا ، الدكتور يقول أنه لابد من أخذ حقنة |
| Hayır hayır hayır, olduğun yerde kal. Rahibin senin fikirlerine ihtiyacı olabilir. | Open Subtitles | كلا ، إجلس القس قد يحتاج إلى بعض النصائح منك |
| oturup bunun olmasını mı bekleyeceğiz? | Open Subtitles | أعتقد السؤال، نحن ذاهبون إلى إجلس هنا ودع هذا يحدث؟ |