| çünkü bu balonları mümkün hale gelmesini sağlayan ve keşfedilmesi gereken ilginç şeyler var, balonların karşılıklı bağlantı ihtiyacı yok. | TED | لأنه كانت هناك أشياء مثيرة كان عليكم القيام بها لتكتشفوا كيف يمكنم جعل فكرة البالون ممكنة، إذ لم يتوجب ربطها. |
| her gün dışarı çıkıp yapmamız gerekenleri yapabiliyorsak, bu iş sayesindedir. çünkü hayatlarımızdaki en değerli şeylerin emin ellerde olduğunu biliriz. | TED | إذ سمح لنا أن نخرج ونتمّ أعمالنا في الحياة كل يوم، ونحن ندري أن أثمن ما في حياتنا في أياد أمينة. |
| çünkü sizler özgür olmadıkça, bu makine sizi sindirmeye devam edecek. | Open Subtitles | إذ أنك لو ما كنت حراً ستمتنع الماكنة عن العمل مطلقاً |
| Eğer çocuklar her sene öğrendiklerinin beş ayını unuturlarsa bu eğitimin yarısı demektir. | TED | إذ يخسر التلاميذ كل سنة 5 أشهر من التعلّم، ما يعادل نصف تعليمهم. |
| Cumaya kadar Eğer mutlu değilsen seni kendi ellerimle otobüse koyarım. | Open Subtitles | بحلول الجمعة إذ لم تكونى سعيدة سوف أقلك إلى الحافلة بنفسى. |
| çünkü kadın suçlu hissediyor, benden bu acısını sinsice tedavi etmemi istiyor. | Open Subtitles | إذ أنّ المرأةَ تشعرُ بالذنب وتريدني أن أعالجهُ سراً من كربه النفسيّ |
| Sen kazanırsan da ameliyata girerim ama öyle olmayacak çünkü beni seçecek. | Open Subtitles | سأشتركُ معكِ أيضاً لو ربحتِ، لكنّ هذا لن يحصُلَ إذ سأربحُ أنا |
| çünkü anlaşılan hafta 50 oyuncu onu arayıp becermek istiyormuş. | Open Subtitles | إذ تبين أن 50 ممثل يتصلون كل أسبوع بهدف مضاجعتها |
| Asla bilemeyiz çünkü bugün karargahımızın planlanmış performans bakımı günü. | Open Subtitles | لن نعرف إذ اليوم علينا القيام بأعمال الصيانة في المقر |
| Gözler çoğu zaman problemlidir çünkü genellikle açık kalmak isterler. | Open Subtitles | غالباً ما تمثّل الأعين مشكلة ضئيلة إذ تكون مفتوحة عادةً |
| çünkü tüm paramı hukuk kitaplarına harcadım ve şu anda kuruş kalmadı. | Open Subtitles | إذ أنفقت مالي بأسره على كتب القانون ولا يسعني تدبير المزيد حالياً. |
| çünkü eline geçtikleri zaman, onları elinde tutmak için ölümüne savaşacaksın. | Open Subtitles | إذ ما إن تقع بيدك حتى تقاتل حتى الموت للإحتفاظ بها |
| İkincisi bu konu açılırsa inkâr etmeye fırsatın olmaz çünkü zaten mahvolduk demektir. | Open Subtitles | ثانياً، لو انتشر الموضوع، فلن تملكي الوقت لكي تنكري، إذ سنكون قد احترقنا. |
| Eğer birisi bir şey çalacaksa o kişi biz oluruz! | Open Subtitles | إذ كان هذا الفتى الجميل يحاول سرقة شيء، سيكون لنا |
| Eğer iki kocalı olma durumu varsa bütün geleneklerimiz çöpe gider. | Open Subtitles | إذ هذه السابقة من إمتلاك زوجين ستبقى اذاً ستضيع التقاليد هباء |
| Eğer herhangi bir şey olursa, bazı ayrıntıları duymak isterim. | Open Subtitles | إذ حصل أي شيء أقدر لك لو تعطني بعض التفاصيل |
| Eğer onu kendi tanığımız olarak çağırırsak, şahit sıfatıyla sorguya çekemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | لكن إذ أتينا بها كشاهدة لايمكننا إخراجها من حجة الغياب , ايمكننا ؟ |
| Eğer 24 saat içinde ellerine geçmezse kızları köle olarak satacaklar. | Open Subtitles | إذ لم يتلقوها في غضون 24 ساعة سيبيعون الفتيات إلى العبودية |
| Aslında, seni çağırmamın sebebi Meredith'e onun evi olduğuna dair en ufak bir fikrim olmadığını söyleyebilir misin diye sormaktı | Open Subtitles | في الحقيقة، إستدعيتك لأني أردت معرفة إذ يمكنك أن تخبر ميرديث بأنّه لم يكن لدي فكرة أن بيتها كان بيتك. |
| Şimdi harika bir görünüşün olacağına göre, bunun nasıl başladığını unutmayalım. | Open Subtitles | الآن إذ ستكونين بالغة الجمال، دعينا لا ننسى كيف بدأ الأمر |
| Çocuğun iyiliği için dikkatli olmalıyım ve evlilik haklarını bana karşı kullanmasını engellemeliyim. | Open Subtitles | إذ لابُد لي تَوخِي الحَذر لمَصلحَة الطِفل وعَدم السمَاح لَه بالَتمتُع بحِقِوقه الزَوجِيه |
| Onu aldığımız zaman ve onu gücü kalmadıysa... Onu taşırız ozaman. | Open Subtitles | لو أحضرناه و قد خارق قواه سنضطر عند إذ إلي حمله. |
| Ben mi kavrıyorum yoksa o mu beni kavrıyor anlayamadım. | Open Subtitles | لا أستطيع التميز إذ كنت أنا ممسكة بها او ممسكتني |