| Şimdi Müsaadenizle. Yemek rezervasyonlarım var. | Open Subtitles | الآن إذا عذرتني فإن لدي حجز على العشاء |
| - Efendim. Şimdi Müsaadenizle efendim, hazırlamam gereken bir warp çekirdeği var. | Open Subtitles | والآن إذا عذرتني سيدي فلدي عمل أقوم به |
| Şimdi izin verirsen eğer, gidip ailemle Noel hediyelerini açacağım. | Open Subtitles | الآن، إذا عذرتني يجب ان أَذْهبْ وأفتح الهدايا مَع عائلتِي |
| Ve izin verirsen, kusmuk, süetten çıkıyor mu, çıkmıyor mu gidip öğreneceğim. | Open Subtitles | و إذا عذرتني سأذهب لأرى هل يمكن إزالة القيء من الأريكة |
| Ama izin verirseniz anasını sattığım bir iş planını bitirmem gerek. | Open Subtitles | لكن إذا عذرتني, يجب أن انتهي من انشاء خطة العمل. |
| - Benim için bir zevkti. Şimdi izin verirseniz önümde yoğun bir gün var. | Open Subtitles | إذا عذرتني الآن، فإنّ لديّ يوم حافل. |
| Öyleyse izninizle bu öğlen annemin cenazesi var ve anma konuşmamı bitirmem gerekiyor. | Open Subtitles | إذن ، إذا عذرتني فجنازة أمّي بعد ظهر هذا اليوم وأنا بحاجة فعلاً لإنهاء تأبينها |
| Şimdi Müsaadenizle efendim, hazırlamam gereken bir warp çekirdeği var. | Open Subtitles | والآن إذا عذرتني سيدي فلدي عمل أقوم به |
| - Müsaadenizle. | Open Subtitles | حسناً , إذا عذرتني |
| Müsaadenizle Leydim. | Open Subtitles | إذا عذرتني,سيدتي |
| Benim acılarım benim özelim, o yüzden izin verirsen... | Open Subtitles | .. حسناً ، عاطفتي شخصية ، لذا إذا عذرتني |
| Şimdi izin verirsen, günün bu saatlerinde ıstakalarımı dışarı çıkarıp ağaca vurarak parçalamayı seviyorum. | Open Subtitles | الآن، إذا عذرتني هذا هو الوقت من اليوم والذى أود أخذ عصيان البلياردو الخاصة بي وتحطيمهم بالأشجار. |
| Şimdi izin verirsen kızımın Bar Mitzvah'ına dönmeliyim. | Open Subtitles | الآن، إذا عذرتني يجب أن اعود إلى حديقتي |
| Şimdi, izin verirseniz. | Open Subtitles | الآن ، إذا عذرتني |
| İzninizle, tekrar işime dönmeliyim. | Open Subtitles | إذا عذرتني لاكنني يجب ان أعود للعمل |
| İzninizle, yetişmem gereken bir tank var. | Open Subtitles | والآن، إذا عذرتني عندي دبابة للمسك |