| Mağdurun işkence gördüğü ve tecavüze uğradığı bildirildi. | Open Subtitles | الناجية صرّحت بأنه تم تعذيبها و إغتصابها |
| Birisi ona doğum kontrol hapı verirse, tecavüze uğradığına sonu kötü olmaz. | Open Subtitles | وسيقوم أحدهم ببيع جسدها مقابل المال لذا إن تم إغتصابها لن يكون بالأمر السيء |
| Tamam, öncesinde tecavüze uğradı diyelim, buna tepki olarak etrafta dolaşıp, sevişecek kişiler mi aradı? | Open Subtitles | حسنا انه تم إغتصابها فى الماضى و كان رد فعلها أن تبحث عن أشخاص اخرين لتمارس معهم الجنس؟ ؟ |
| Yorumlara göre iktidarsızlıktan kızı tecavüz edememişti. | Open Subtitles | قالت التخمينات إنه لم يكن قادراً على إغتصابها |
| tecavüz etme amaçlı öldürmüş olabilir, öyle değil mi? | Open Subtitles | كان يمكن أن يكون قد حاول إغتصابها ألا تظن ذلك ؟ |
| tecavüze uğramamış olamaz ve hayatı boyunca berbat duygularla yaşamak zorunda kalacak. | Open Subtitles | لا يمكن إزالة إغتصابها وستعاني من ضرر عاطفي طوال حياتها |
| 11 yaşındayken, annemin tecavüze uğrayışını görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت أُمّى يتم إغتصابها . عندما كُنت بالحادية عشرة |
| Kitabım üzerinde çalışırken görüştüğüm annelerden biri yetişkinken tecavüze uğramış ve bunun sonucunda bir çocuk sahibi olmuştu. Bu yüzden kariyer planları suya düşmüş ve bütün duygusal ilişkileri zedelenmişti. | TED | إحدى الأمهات التي أجريت معها مقابلة عندما كنت أعمل علي كتابي تم إغتصابها وهي في سن المراهقة و أنجبت طفلا بعد الإغتصاب الشئ الذي أطاح بمخططاتها للوظيفة و دمر كل علاقتها العاطفية |
| Yakup'un kızı Dinah Nablus Prensi, Şekem tarafından tecavüze uğrar. | Open Subtitles | ابنة (يعقوب)، (دينا) تمّ إغتصابها من قبل (شيكهام)، أمير "نابلس" |
| Dağ tarafından tecavüze uğrayıp öldürüldü. | Open Subtitles | تم إغتصابها وقتلها بواسطة الجبل. |
| - Nasıl tecavüze uğradığını açıkladığında bile ağlamadı mı? | Open Subtitles | -حتى و إذا شرحت كيف تمَ إغتصابها ؛ و لم تكن تبكي |
| Ve aynı zamanda bütün dünyaya tecavüze uğradığını iletmiştir. | Open Subtitles | و أعلنت للعالم أجمع أنه تم إغتصابها |
| Bu aydınlık zamanlarda, Therese tecavüze uğradı. | Open Subtitles | في تلك الأيام المضيئة (تريزا) تم إغتصابها. |
| - Ducky, tecavüze uğradığını düşünüyor. | Open Subtitles | داكي) يعتقد أنّه تمّ إغتصابها) أجل، أنظر إلى هذا |
| İtalya'da tecavüze uğramış. | Open Subtitles | لقد تم إغتصابها في إيطاليا |
| Bir kadının tecavüz konusunda yalan söyleyebileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد حقاً أنّ إمرأة ستكذب بشأن إغتصابها ؟ |
| Kurban çıplak elle boğulmuş ve tecavüz edilmiş. Vücut üzerinde seks eğilimli izler gözlendi. | Open Subtitles | الضحية قد تم إغتصابها و خنقها بالأيدى المجردة وهذا ما ظهر بعد تحليل الجسة |
| Ona tecavüz ettiğini, onunla cinsel ilişkiye girdiğini ve Sabrina'nın da kendini çatıdan attığını biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم بأنه قد تم إغتصابها و نعلم بأنه مارس الجنس معها و نعلم أنها قفزت من فوق السطح |
| Öğretmenlerinden birinin "altın kız" dediği kadın hisse senedi uzmanı olan bir yatırım bankacısıydı ve vahşice dövülerek topluca tecavüz edilmesi umursamazlığıyla bilinen şehirde infial yarattı. | Open Subtitles | و قد أطلقت عليها مدرسة الفتاة الذهبية المستثمرة البنكية ذات خلفية في سوق الأسهم و الذي تسبب إغتصابها في إثارة الغضب في مدينة مشهورة بعدم المبالاة |
| Ama dostun, hayırı cevap kabul etmedi ve ona tecavüz etmeye çalıştı ve elbette durdurmadığın için kendini kötü hissettin. | Open Subtitles | لكن صديقك لم يكن لديه الوقت ليأخذ الجواب وحاول إغتصابها. وبالطبع شعرت بالسوء لأنك لم توقف هذا. |
| tecavüz edilen kız olarak bilinmek istemedim. | Open Subtitles | لم أكن أريد ان أُعرف بالفتاة التي تم إغتصابها |