| Tanrım, ya biri zorla içeri girmeye kalkarsa ya da bir ayı, hatta Kocaayak, ya da ne bileyim işte! | Open Subtitles | يا إلهي ، ماذا لو حاول أحدهم إقتحام المنزل ؟ أو ربما هو دب أو القدم الكبيرة لم أكن أعرف |
| Güvendesin o zaman. İçeri zorla girmek isteseydi seni telefonla arıyor olmazdı. | Open Subtitles | حسنا، إذا أنتِ بأمان ، لو كان يريد إقتحام المنزل ، ما كان سيتصل |
| Bulma dur, öylece bi eve giremezsin hırsızlık yapmıyoruz ki, kapı kilitli değil | Open Subtitles | انتظري , لا يمكننا . إقتحام البيت بهذه السهولة |
| Şimdiye kadarki araştırmam kötü giden bir haneye tecavüz vakası olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تحقيقي حتى الآن يقول إنها عملية إقتحام منزل جرت على نحو سيء |
| Bize zamanlamanın mükemmel ayarlandığı bir baskın ile arada kaynayacak bir suçlu lazım. | Open Subtitles | نحتاج إلى عملية إقتحام متزامنة للشرطة ومجرماً لايربطنا به أي شيء |
| Üç gece önce Tyrell Şirketi'ne girmeye çalıştılar. İçlerinden biri kaçarken elektrikli alanda kızardı. | Open Subtitles | منذ 3 ليالى حاولوا إقتحام شركة تيريل إثنان منهم ماتا خلال حقل كهربائى |
| Beni sadece dost olduğumuz için böyle görüyorsun ama Jennifer Small'a göre kocasının hayatına girmeye çalışan gayri meşru kızıyım. | Open Subtitles | حسناً ربما تراني هكذا لأننا أصدقاء لكن بالنسبة لجينيفر سمول فأنا إبنة زوجها الغير شرعية والتي تحاول إقتحام حياته |
| İçeride kaç terörist olduğunu bile bilmiyorken içeri mi girmeye çalıştınız? | Open Subtitles | لم نستطع بعد من تحديد عدد الإرهابيين و أنتم تحاولون إقتحام المبنى؟ |
| Belki ama Ludwig'in bürosuna izinsiz girmek çok riskli. | Open Subtitles | ربما لكن إقتحام مكتب لودفيج مخاطرة كبيرة |
| Beni yakalayabildiniz çünkü Kuarez karteli size haber uçurdu... onlar da Tijuana'ya girmek istiyorlar. | Open Subtitles | أنت فقط حصلت علي لأنك حذرت بواسطة إحتكار خواريز الذي يحاول إقتحام تيجوانا |
| Taşıyıcılık, rehabilitasyon hırsızlık. | Open Subtitles | حيازة مخدّر، مركز تأهيل الولاية إقتحام ودخول |
| Mahallenin her yerinde hırsızlık vakaları oluyordu. Bu yolunda gitmeyen bir soygundu. | Open Subtitles | كان هناك إقتحام بجميع أنحاء الحي، وكانت هذه عمليّة سرقة سارت بشكل خاطئ |
| Üç gün önce haneye tecavüz ve cinayet suçu işlendi. | Open Subtitles | ماذا حدث هنا؟ إقتحام و جرائم قتل منذ 3 أيام |
| Bak, belki de haneye tecavüz yerine gidip kahvaltı etmeliyiz | Open Subtitles | انظر، ربما يجب أن نتناول الإفطار بدلاً من إقتحام المكان؟ |
| Direk içeri dalıp adamları yemek yiyorlar diye tutuklayamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا إقتحام المكان عنوة وإعتقالهم، لأنهم يأكلون فحسب. |
| Alarm yok, tanık yok, zorla giriş izi yok. | Open Subtitles | لا إنذار، لا شهود لا إشارة على إقتحام بعنف |
| O zaman iyi niyetinin göstergesi olarak kütüphaneye nasıl girmeyi planladığını anlat. | Open Subtitles | وفي حسن النيّة، أخبرني كيفك تخطّط له إقتحام المكتبة. |
| Dinleyin, her an bilgisayar sisteminde bir ihlal yaşanabilir. | Open Subtitles | حسناً، إسمعوا، سيكون لدينا إقتحام للحاسوب في أيّ لحظة. |
| Zorla girme izi yok. Kapılar kilitli, alarm açıktı. | Open Subtitles | لم يكن هناك إشارة إقتحام الأبواب مقفلة، جهاز الإنذار معد |
| Mavi ışıklarla sokakları kızıştırmak, kapıları kırmak, suçluları yakalamak. | Open Subtitles | صفارات إنذار السيارة، إقتحام الأبواب، مطاردة المجرمين. أحبّ ذلك |
| Diğer banka soygunu, gasp ve çocuk kaçırma ile bağlantıdan aranıyor. | Open Subtitles | هي مطلوبة لـ 3 إعتداءات إقتحام البنوك والإبتزاز والإختطاف |
| Araba hırsızlığı, sarhoşken araba kullanmak, memura saldırı, hakime yalan söylemek... şimdi de haneye tecavüz. | Open Subtitles | سرقة سيارة , القيادة تحت تأثير الخمر مهاجمة ضابط , الكذب على القاضى والآن , إقتحام منزل |
| Evine zorla girilmiş, yani Vinci'ye gitmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | تمّ إقتحام منزله، لذا ستذهبين إلى فينشي. |
| Zorla girilmemiş ve açık olan tek yer bu pencereymiş. | Open Subtitles | حسناً أستطيع القول بأنه لم يجري إقتحام قسري وهذه النافذة كانت الشيء الوحيد المفتوح |