| Hayatımda yeterince yalancı oldu. | Open Subtitles | لقد إكتفيتُ من الكاذبين في حياتي |
| Bugün yeterince dinledim. | Open Subtitles | إكتفيتُ من ذلكَ اليوم |
| Sana da, kulübe de yardım dönemi bitti. | Open Subtitles | لقد إكتفيتُ من مساعدتكَ والنادي. |
| Bunlarla işim bitti artık. | Open Subtitles | .لقد إكتفيتُ من هؤلاء الإثنين |
| Size demiştim, sorularınıza cevap vermekten bıktım. Taciz edilmekten bıktım. | Open Subtitles | أخبرتكِ، لقد إكتفيتُ من أسئلتكِ، وإكتفيتُ من المضايقات. |
| Ergenliği yaşıyor havasından da bıktım. | Open Subtitles | إكتفيتُ من التظاهر أنّها تمرّ بمرحلة. |
| Hayır, kazanamayacağım savaşlara girmeyi bıraktım ben. | Open Subtitles | لقد إكتفيتُ من خوض معاركَ أعلمُ بأني سأخسرها. |
| Hayır, kazanamayacağım savaşlara girmeyi bıraktım ben. | Open Subtitles | لقد إكتفيتُ من خوض معاركَ أعلمُ بأني سأخسرها. |
| Kafayı yemişsiniz siz. Yetti artık! Yenilgiyi kabul ediyorum. | Open Subtitles | إنّكم قومٌ مجانين، ولقد إكتفيتُ منكم، إنّي أخسر وأعلن هزيمتي! |
| Hayır onu yeterince yaptın. | Open Subtitles | كلا، إكتفيتُ من هذا. |
| Shifu, bu aptallığı yeterince çektim. | Open Subtitles | (شيــفو) إكتفيتُ مِن هذا الهراء |
| Bence Beauchamp kadınları yeterince yaptı. | Open Subtitles | (أظن أنّي إكتفيتُ من نساء (بوشامب عذراً |
| -Boog. Dur! -Onunla işim bitti! | Open Subtitles | إنتظر يا بوغ- إكتفيتُ مِنك- |
| Seninle işim bitti artık. | Open Subtitles | -إكتفيتُ. إكتفيتُ منكِ . |
| Senin dönek yollarından bıktım, Simpson. | Open Subtitles | لقد إكتفيتُ من طريقتكِ المثلى ، يا (سيمبسون) |
| Senin pisliğinden bıktım. | Open Subtitles | إكتفيتُ من هرائك. |
| Sen haklıydın. Yalnızca Patty'ye bel bağlamayı bıraktım. | Open Subtitles | كنتِ محقّة، لقد إكتفيتُ من الإعتماد على (باتي) |
| artık yalanı bıraktım. | Open Subtitles | لقد إكتفيتُ من هذا للآن |