| Oh, hayır. yeter, Senden böyle esrarlı mesajlar almaktan bıktım. Neler dönüyor bilmek istiyorum. | Open Subtitles | اوه لا ، حسناً ، لقد إكتفيت من تدوين هذه الرسائل الخفية من أجلك ، أريد أن أعلم مالذي يحدث |
| Şimdi, senden bir kereliğine bir şey istiyorum çünkü birisinin dosya numarası olmaktan bıktım. | Open Subtitles | والآن،أنا فقط أطلبك القليل من الوقت. لأنني إكتفيت من كوني مُختلفة كرقم قضية لشخص ما |
| Kalacak bir yer bulmalıyım. Dışarıda uyumaktan bıktım. | Open Subtitles | عليّ أن أجد مكان للنوم، فلقد إكتفيت من النوم بالشارع. |
| Çocuk oyuncaklarıyla işim bitti. Tonka Truck* zamanı. | Open Subtitles | إكتفيت من لعب الأطفال حان وقت الأمور الجدّية |
| Tamam, yeter artık! Yetişkin bir adamım ben. Başarılı bir de kariyerim var. | Open Subtitles | حسناً، لقد إكتفيت من هذا أنا رجل ناضج، ولديّ وظيفة ناجحة |
| Evet var, ve ben onu görmekten bıktım artık. | Open Subtitles | هناك خطأ بالفعل، لقد إكتفيت من النظر إليه. |
| Lanetlerden bıktım, Sonsuza kadar yaşamaktan bıktım, | Open Subtitles | إكتفيت من اللعنات, وأكتفيت من العيش للأبد, |
| Ama işe yaramaz, uyuşturucu bağımlısı bir fahişe gibi davranmaktan bıktım. | Open Subtitles | لكني إكتفيت من التصرف كعاهرة حثالة تتعاطى المخدرات |
| Ama sen boş boş oturup üzülürken iyi hissetmeni sağlamaya çalışmaktan bıktım. | Open Subtitles | تريد حمل هذا على كاهلك لكني إكتفيت من جعلك تشعر بخير |
| Ama sen boş boş oturup üzülürken iyi hissetmeni sağlamaya çalışmaktan bıktım. | Open Subtitles | لكني إكتفيت من جعلك تشعر بخير بينما تجلس هنا مكتئباً |
| Arkadaşlarıma korkunç şeyler olmasını izlemekten bıktım. | Open Subtitles | لقد إكتفيت من رؤية أشياء فظيعه تحدث لأصدقائي |
| - Sırlardan bıktım. Çoktan dersimizi almalıydık. | Open Subtitles | لقد إكتفيت من الاسرار يجب أن نكون قد تعلمنا درسنا حتى هذه اللحظة |
| Bu kadardı. Ryker'dan bıktım. | Open Subtitles | ووفيت بوعدي لقد إكتفيت من رايكر |
| Bu domuzlardan bıktım artık. | Open Subtitles | لقد إكتفيت من الخنازير بحق الجحيم |
| Tatlım, bütün kararları onların vermesinden bıktım usandım. | Open Subtitles | عزيزي لقد إكتفيت من تركهن يقررن |
| Hiçbir fikrim yok. Ama yeterince yalan ve saçmalık yazmaktan bıktım! | Open Subtitles | لا أعلم،ولكني إكتفيت من كتابة الأكاذيب والثرثرة! |
| Kızlarımın ölüp gitmesinden bıktım. | Open Subtitles | لقد إكتفيت من مُشاهدة فتياتي يموتن. |
| Bu aralar keyfime bakıyorum ama deliliklerle işim bitti. | Open Subtitles | أريد حــاليا الإستمتاع بوقتي فقط، لكني إكتفيت من الجنون. |
| Parayı bulup ödeyeceğim ama kafa göz dalma olayıyla işim bitti. | Open Subtitles | إذن سوف أحصل على المال و سوف أدفع لكنّني إكتفيت من تكسير الرّؤوس |
| Ben... Çocuklarla işim bitti. | Open Subtitles | أنا فقط إكتفيت من الأطفال |
| - Tamam, 3. derece yeter artık! | Open Subtitles | -حسنا ً ، لقد إكتفيت من المرحلة الثالثة |