| Her neyse, gelin. Sizi köprüye götürmek için emir aldım. | Open Subtitles | على أى حال تعالوا أمرت أن أخذكم إلى الجسر بالأعلى |
| Sen onu köprüye çektin, Trey de kafasına taş attı. | Open Subtitles | أنتِ قمتِ باستدراجه إلى الجسر وألقيتِ بصخرة كبيرة على رأسه |
| Birkaç kat yukarı çıkarsak köprüye varıp, diğer binaya geçeriz. | Open Subtitles | لو صعدنا بضعة طوابق. سنصل إلى الجسر ونذهب للمبنى المجاور. |
| Bağlantı noktasına gideceklerdir. Önlerini kesebiliriz. Sen git. | Open Subtitles | هم متجهون إلى الجسر يمكننا أن نقطع عليهم الطريق |
| Tam zamanında, köprü yere düşmeden atlamayı başardık. | Open Subtitles | لقد مشينا حتى وصلنا إلى الجسر في الوقت المناسب لنراه يسقط. |
| Sonra, çayın üzerindeki o köprüye gittik. | Open Subtitles | بعد ذلك ذهبنا إلى الجسر ذاته فوق النهر الصغير |
| köprüye ulaşıp, onu bütün halde bulduğumuzda ...keyfini çıkaracağım. | Open Subtitles | سأشعر بالمتعة عندما نصل إلى الجسر و نجده سليما |
| Sert karşılık verin ve köprüye çekilin. | Open Subtitles | وبقدر ما نستطيع نضربهم بعنف واحدا تلو الآخر نتراجع إلى الجسر |
| -Olabildiğince sert vurup, köprüye geri çekilelim. | Open Subtitles | وبقدر ما نستطيع نضربهم بعنف واحدا تلو الآخر نتراجع إلى الجسر |
| Bu iskele yolu bizi köprüye çıkartır. | Open Subtitles | هذا سلم فى السفينة يجب أن يوصلنا إلى الجسر. |
| Pekala, bu kapı bizi köprüye çıkarır. | Open Subtitles | حسناً جيد. هذا السلم يجب أن يوصلنا إلى الجسر |
| Charles'daki köprüye ulaşırlarsa, orada bir Apache savaş gemisi filosu termal kimyasal bombalar ile bekliyor olacak. | Open Subtitles | إذا وصلوا إلى الجسر في تشارلز لدينا سرب من مقاتلات الأباتشي تفصف المكان بالقنابل الكيميائية الحرارية |
| Bekle, ne yapacağınızı biliyorsunuz. Orb bana köprüye. | Open Subtitles | . لحظة ، أنا أعرف ما أفعل ، إنقليني إلى الجسر |
| o halde köprüye, sevgilisini görmeye gitmiştir. | Open Subtitles | إذاً، لابدّ أنه توجّه إلى الجسر ليقابل فتاته |
| köprüye gelene kadar karayolunda yaklaşık 7,5 kilometre yol kat edecekler. | Open Subtitles | سيسيرون في الطريق لمسافة 4.6 ميل بالضبط قبل أن يصلوا إلى الجسر |
| Orası sizi yürüyüş parkuruna kadar götürecektir o yol da doğrudan köprüye çıkar. | Open Subtitles | سيقودكَ إلى دربٍ جبليّ مباشرةً إلى الجسر. |
| İşte orada köprüye gidiyor. | Open Subtitles | ها هوَ ذا يتجه إلى الجسر لا يمكننا أن نسمحَ لهُ بأن يصلَ إلى البر الرئيسي |
| Eğer bağlantı noktasına ulaşmak istiyorsak onları geçmeliyiz. | Open Subtitles | إن أردنا الذهاب إلى الجسر يجب أن نذهب من خلالهم |
| O zaman bu olmadan önce bağlantı noktasına gidip bağlantıyı kesmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | إذن علينا الذهاب إلى الجسر وقطع الرابط (الوصلة) قبل حدوث ذلك |
| - Bağlantı noktasına ulaşırlarsa... - Bir şey farketmeyecek. | Open Subtitles | ...إذا تمكنوا بالوصول إلى الجسر - لا يهم - |
| Şu köprü hareketini deneyeceğim. | Open Subtitles | لا أنا لست كذلك أريد أن أذهب إلى الجسر |