Oradan da bir yük gemisi bizi uluslararası sulara götürecek. | Open Subtitles | من هناك، نركب سفينة شحن الّتي ستأخذنا إلى المياه الدولية. |
Fakat şimdi daha sığ sulara atlamak istiyorum, ve kesinlikle hayranlık verici bazı yaratıklara bakmak istiyorum. | TED | أريد القفز إلى المياه الضحلة و مشاهدة بعض المخلوقات المذهلة |
Deniz şeritlerinin kenarında Rus Kuzey Filosu'nun dışarı çıkıp daha sıcak sulara girmesi gereken | TED | تقع على الممرات البحرية التي احتاجها الأسطول الشمالي الروسي ليخرج إلى المياه الدافئة. |
Radyasyonun yeraltındaki Suya sızmasını istemiyorduk. Depolama havuzu bu mu? | Open Subtitles | و لم نكن نريد الأشعاع أن يتسرب إلى المياه الأرضية |
Bufalo ve ejderin de Suya ihtiyaçları olduklarından, onları buralarda bulmayı ümit ediyorduk. | Open Subtitles | ومن الطّبيعي أنّ الجواميس والتنانين تحتاج إلى المياه وهذا ما سيجمعهم مع بعضهم |
Veya bir tekne çalıp uluslararası denize çıkabilirsin. | Open Subtitles | أو بوسعك أن تسرق قارباً وتبحر إلى المياه الدولية |
Efendim, direkt olarak açık denize doğru ilerliyoruz. | Open Subtitles | أبقها كما هي سيدي، نحن نتّجه مباشرة إلى المياه المفتوحة |
Her yaz, Tasmanya civarindaki sig sulara ziyaretciler gelir. | Open Subtitles | في كل عام، يأتي العديد من الزوار إلى المياه الضحلة حول تسمانيا. |
Ve ardından deniz tabanı, derin karanlık sulara çöker. | Open Subtitles | قَبْلَ أَنْ يهبط قاعَ البحر إلى المياه الأظلم والأعمق. |
Beraber bir dalgayı takip ederek, sürüyü daha sığ sulara sürüyorlar. | Open Subtitles | سوية، يَرْكبونَ الامواج، التي يَستعمل لحَمْلهم إلى المياه الضحلةِ |
Yolculuğunu tamamladı ve doğduğu sulara geri döndü. | Open Subtitles | لقد أتمت رحلتها وعادت إلى المياه التي ولدت فيها |
Denizde geçen 4 yıldan sonra yarım milyar Pasifik somonu evlerine tatlı sulara geri dönüyor. | Open Subtitles | ،بعد أربع سنوات في البحر نصف بليون سلمون المحيط الهاديء يعودون للموطن إلى المياه العذبة |
Balinayı Suya yuvarlamak için şehrin en güçlü adamları lazım. | Open Subtitles | حسناً ، نريد أقوى رجال المدينة لندحرج الحوت إلى المياه |
Günün birinde kampçılar tekerlek lastiklerinin içinden Suya atlıyorlardı. Lastiklerin içinden Suya dalıyorlardı. Ve ben bunun çok zevkli olacağını düşündüm. | TED | وفي يوم معين، كان المخيمون يقفزون إلى المياه في دواليب العوامة. كانو يغوصون من خلالها. وقد أعجبتني الفكرة. |
Xiri hayatında hiç Suya girmemişti ama hemen alıştı ve bu hoşuna gitti. | Open Subtitles | لم ينزل كيري إلى المياه في حياته لكن سرعان ما اعتاد الأمر واستمتع به |
Yani Suya düşmeden önce ölmüş. | Open Subtitles | حتى انها كانت ميتة قبل أن تصل إلى المياه. نعم. |
Eninde sonunda tekrar denize açılacaksın. | Open Subtitles | عليكِ ان تعودي إلى المياه حتماً |
Yüksek sürate ulaşıp makineleri stop edeceğiz ve açık denize çıktığımızda sonarı açıp ateşe başlayacağız. | Open Subtitles | ،إذاً سوف ننشيء غطاء جيد من البخار أطفيء المحرّكات، وتقدّم إلى المياه المفتوحة وشغل ذلك السونار، وأطلق النّار على كل ما هو هناك |
Yüksek sürate ulaşıp makineleri stop edeceğiz ve açık denize çıktığımızda sonarı açıp ateşe başlayacağız. | Open Subtitles | ،إذاً سوف ننشيء غطاء جيد من البخار أطفيء المحرّكات، وتقدّم إلى المياه المفتوحة وشغل ذلك السونار، وأطلق النّار على كل ما هو هناك |
Homer, uluslararası denize vardık mi, çünkü olaylar çok kızışıyor? | Open Subtitles | (هومر) ، هل وصلنا بعد إلى المياه الدولية؟ فالاحوال تدهورت للغاية |