CO: Dün beni Washington Sokağı'ndaki o yere gönderdin, şimdi zehirli sarmaşık döküntüsüyle kaplandım. Yani, günlerimiz böyle şeylerle dolu geçti. | TED | كايتريا أونيل: لقد ارسلتني إلى ذلك المكان في شارع واشنطن أمس، والآن فأنا مغطاة باللبلاب السام. هذا هو ما ملأ أيامنا. |
Peder, siz söyleyin. o yere geri dönmek delilik. | Open Subtitles | أبتاه،قل له،أنه من الجنون العودة إلى ذلك المكان |
İlanları bastırmak için Union'daki o yere gelecek misin? | Open Subtitles | ستذهبين إلى ذلك المكان في الاتحاد لتقومي بصنع المنشورات ؟ |
Aklınıza gelen en iyi fikir beni eski bir hükümlüyle ortak olarak o boktan yere göndermek mi yani? | Open Subtitles | إذاً، أفضل فكرة لديك هو أن ترسلني إلى ذلك المكان القذر برفقة مُدان كشريك ليّ؟ |
Hayır, o boktan yere asla dönmem. | Open Subtitles | لا، لن أعود أبداً إلى ذلك المكان |
Ve şu, arabasının gerçekten orda olup olmaması gibi görsel ipuçlarına bakılmaksızın, ona şu konuma geri gitmesi için rehber olur. | TED | وهذا يقوده رجوعا إلى ذلك المكان بغض النظر عن الإشارات البصرية مثل ما إذا كانت سيارته توجد بالفعل هناك. |
O aynen, bayrağın nerede olduğunu hatırlamana benzer. Bir mekanda, konum hücrelerinin arasındaki ateşleme desenini kaydedip, daha önce kaydedilmiş olan bir ateşleme desenine eşleştirme sonucunda, o konuma geri dönebilirsin. | TED | إنه كما لو أنك تتذكر أين كانت الراية من خلال حفظ نمط الإطلاق على امتداد خلاياك المكانية في ذلك المكان، وثم يمكنك العودة إلى ذلك المكان من خلال التحرك حول المكان بحيث تنطبق أكثر مع النمط الحالي لإطلاق خلاياك المكانية مع ذلك النمط المحفوظ. |
gelecek yaz... o yere gelmeyecek. | Open Subtitles | .من المحتمل أن لا يأتي إلى ذلك المكان الصيف القادم |
o yere tekrar gitmemi bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تطلبي مني العودة إلى ذلك المكان |
Ailen seni o yüzden o yere göndermek istiyor. | Open Subtitles | ولذلك يريد والداك إرسالك إلى ذلك المكان. |
- "ruz" mu? Ben ve Joe, seninle California'daki o yere geliyoruz. | Open Subtitles | أنا و"جو"، سنذهب معك إلى ذلك المكان بـ "كاليفورنيا" |
Yakında o yere taşınacağız. | Open Subtitles | وسف ننتقل إلى ذلك المكان قريباً |
Henry, yaptığın, -...o yere gitmen, bu... - Drill ona güvenmemi söyledi. | Open Subtitles | ...هنري" ما فعلته بالذهاب إلى ذلك المكان"- دريل" أخبرني أن أثق به"- |
I o yere onu gönderdi asla. | Open Subtitles | أنا لم أكن لأرسله إلى ذلك المكان |