| Amerikalılara konuşursa, her şeyi inkar etmelisin. Böyle bir şey olmadı. | Open Subtitles | إن تحدثت إلى الأمريكيين يتوجب عليك إنكار الأمر، لم يحدث أبداً |
| Yüzleşmeyi inkar takip ediyor, onun ardından da "Sen bir yalancısın. | Open Subtitles | مواجهة تتبعها إنكار تتبعها أنت كذاب ، أريد أن أعرف الحقيقة |
| Seçim kampanyasını, kendi gerçeklerini inkar etmeden yürütmek istemiş. | TED | أراد أن يدير حملته الإنتخابية بدون إنكار حقيقته. |
| Bu olağanüstü durumu inkâr ederek bertaraf edebileceğine nasıl inanırsın? | Open Subtitles | كيف اعتقدت أنّك تستطيع تفادي كارثة عن طريق إنكار وقوعها؟ |
| - ...bu zamanın ne kadar huzurlu olduğunu inkâr edemez. | Open Subtitles | حتى إنسانة كليلة مثلك لا يمكنها إنكار مثالية هذا الزمن |
| Bundan kastettiğim davranışlar ise, hepimizin inkar etttiği ve günlük farkındalık seviyemizin altında işleyenler. | TED | والذي أقصده بذلك، السلوكيات التي نحن في حالة إنكار لها، والتي تعمل أسفل سطح وعينا اليومي. |
| Ne kadar hızlı yaşlanmayı inkar etme kısır döngüsünden vazgeçersek, bizim için o kadar iyi olur. | TED | كذلك كلما أسرعنا في الخروج من دوّامة إنكار التقدم بالسن، كلما أصبحنا أفضل حالًا. |
| Bunun nedeni inkar etmemiz ya da kayıtsız kalmamız değil. Sevdiğimiz, kaybettiğimiz insanın bizim için hala şu anda olması. | TED | وهذا ليس لأننا في حالة إنكار أو لأننا ننسى، ذلك لأن الناس التي نحبها والتي فقدناها، لا تزال موجودة بالنسبة لنا. |
| Ama şimdi biliyoruz ki, herkes iklim değişiminin farkında artık, bunu kimse inkar edemez. | TED | لكننا الآن نعلم، أن لا أحد بإمكانه إنكار تغير المناخ، الكل يدرك أن المناخ يتغير. |
| Çok azı, bir kere adadan ayrıldı mı, uyanabilir; bunu inkar etmiyorum ama çok genç ayrılmalılar. | Open Subtitles | لا يمكنني إنكار أن بعضهم من الذين ابتعدوا عن هذه الجزيرة يمكنهم المساعدة في هذه الصحوة |
| Gerçeği dinleyeceksiniz, siyahların gerçeğini. Hayır, inkar edemezsiniz! | Open Subtitles | لا, لا تستطيع إنكار ذلك .. كنتم تركعون فى الساعتان الماضيتان |
| Beyaz saray hala bu olanları inkar ediyor. | Open Subtitles | ويستمر البيت الأبيض في إنكار أي تورط له في ما جرى |
| En büyük günah, yüreğinizden gelenleri inkar etmek olurdu. | Open Subtitles | الذنب الوحيد سيكون إنكار ما يشعر به قلبك حقيقة |
| Yeteneği inkâr edemem ama bu modern müzik bana göre fazla değişken. | Open Subtitles | لا أستطيع إنكار المهارة المعنية ولكن الامر يزيدني عصبية هذه الموسيقى الحديثة |
| Ancak nereden bakarsanız bakın her saniye daha da dijital hâle gelen bir dünyada yaşadığımızı inkâr etmek oldukça zor. | TED | لكن بغض النظر عن موقفنا تجاهه، من الصعب إنكار أننا نعيش في عالم يصبح رقمياً أكثر وأكثر كل ثانية. |
| İş imkânları tam olarak ne zaman tükendi hatırlamıyorum fakat şu anda, eskiyi, bir zamanları sık anarak puslu bir dünyaya kaydığımı inkâr edemem. | TED | لا أتذكر تماماً متى توقفت فرص العمل، لكني الآن لا يمكنني إنكار استسلامي لنمط الحياة العشوائية التي عاشتها في الماضي. |
| Oaxaca'daki insanlar için adalet hâlâ sağlanmış değil, fakat onların hikayeleri ve gerçekler artık inkâr edilemiyor. | TED | رغم أن تحقيق المساواة مازال بعيدًا للناس في أوكساكا، إلا أنه أصبح من الصعب إنكار الأحداث والحقائق هناك. |
| "Bunu uzun bir süre inkâr etmeye çalıştım çünkü seni seviyorum" | Open Subtitles | لقد كنت أحاول إنكار هذه الحقيقة" لنفسي لوقتٍ طويل لأنني أحبكِ" |
| Hayır, inkâr edemezsiniz! Saatlerdir dizlerinizin üstündeydiniz. | Open Subtitles | لا, لا تستطيع إنكار ذلك .. كنتم تركعون فى الساعتان الماضيتان |
| Bence içimden gelen bu iyiliği reddetmek kötü şans getirebilir. | Open Subtitles | أعتقد أنه قدر سيئ إلى إنكار فعل عشوائي من الشفقة. |
| Bunu reddetmeye, öldürme içgüdünü yararlı bir şeye odaklamaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | وتحاول إنكار ذلك عبر تحويل غريزة القاتل فيك لشيء مثمر. |
| Bunu karşı karşıya kaldıkları reddedilme ile ilişkilendirebilirim farelerin bastığı, standardın altındaki, kalabalık kulübelerle ilişkilendirebilirim. | Open Subtitles | ويمكنني أن تتصل إنكار ومواجهتهم ، والفئران التي تنتشر فيها الأكواخ أو في مساكن دون المستوى أو في مساكن مكتظة. |
| Ayrıca istekleri reddetmekten de hoşlanırım.... ...bu yüzden bunu tekrar yapma. | Open Subtitles | ولكن أحب أيضاً إنكار المتعة لذا , لا تفعلى ذلك مجدداً |
| Kadınların gerçekliği yalanlama konusunda inanılmaz bir yetenekleri vardır. | Open Subtitles | النساء يحظن بموهبة رائعة على .القدرة في إنكار أي حقيقة |
| Bu kural, bir başkasının gerçeğini görmezden gelemezsiniz, sadece onun üzerine bişeyler kurabilirsinizdir. | TED | وهي تتمثل في عدم قدرتك إنكار واقع الآخر بإمكانك فقط البناء عليه |
| ve onları görmek, insanlıklarını reddetmeyi daha zorlaştırıyor; | TED | ورؤيتهم تجعل من الصعب علينا إنكار إنسانيتهم. |
| İnkar etmeye çalıştım, belki de bir şeyler olabilir diye düşündüm, ama... | Open Subtitles | حاولت إنكار هذا معتقدة أننا سنتمكن من حل الأمر ولكن |
| "Bu suçlamaları reddetmeliyiz" repliği bence olmuyor. | Open Subtitles | جملة "علينا إنكار هذه التهم" تبدوليغيرمناسبة. |