| Şu an burnumuzdan çok daha fazlası temas halinde. | Open Subtitles | إنها أكثر من أنوفنا لمس في الوقت الحالي. |
| Somunlardan, kemerlerden ve hurda metalden çok daha fazlası... | Open Subtitles | إنها أكثر من كونها صواميل وقصاصات معادن |
| Orada 82 kürdandan çok daha fazlası var. | Open Subtitles | إنها أكثر من 82 عود أسنان |
| Burada ağaçlar ve nehirlerden fazlası var. Vaat dolu. | Open Subtitles | إنها أكثر من كونها أشجاراً وأنهاراً، إنها وعد |
| Bağlıdan da öte, takı kutusunun dibindeki kolyeler gibi birbirine girmiş. | Open Subtitles | إنها أكثر من مرتبطة إنها متشابكة مثل عقد في خزانة مجوهراتك |
| Engin su depolarından çok daha fazlasıdır. Birbirlerine karmaşık bir akıntılar ağıyla bağlı Dünya'daki yaşam için çok önemlidirler. | Open Subtitles | إنها أكثر من مجرد خزان عظيم للمياه ، فهي مرتبطة ببعضها عن طريق شبكة معقدة من التيارات |
| - Biliyorum. çok daha fazlası var. | Open Subtitles | أعرف ، إنها أكثر من ذلك |
| Üzülmekten çok daha fazlası var. | Open Subtitles | إنها أكثر من منزعجة |
| Bu arabadan çok daha fazlası hakkında. | Open Subtitles | إنها أكثر من مجرد سيارة |
| Ding değil, dingden çok daha fazlası, Joe. | Open Subtitles | . (أجل ، إنها ليست دينغ ، إنها أكثر من دينغ يا (جو |
| "Bundan çok daha fazlası." | Open Subtitles | إنها أكثر من ذلك بكثير |
| Onda çok daha fazlası var. | Open Subtitles | إنها أكثر من ذلك بكثير |
| Yüz gerdirmeden fazlası var. | Open Subtitles | إنها أكثر من تجديد للوجه. |
| İki tane karıncadan fazlası var burada. | Open Subtitles | إنها أكثر من مجرد نملتان |
| Bundan çok daha öte biri. Özel biri. | Open Subtitles | إنها أكثر من كونها هذه الأمور , إنها مميزة |
| O bir arkadaştan öte, Giancarlo. Benim için bir kardeş gibi. | Open Subtitles | إنها أكثر من مجرد صديقة إنها بمثابة الأخت لي |
| Bu hikâyeler çocukları korkutan ya da sizi daha iyi hissettiren yerel efsanelerden, yerel hikâyelerden daha fazlasıdır. | Open Subtitles | ... هذه القصص, إنها أكثر من مجرد أساطير محلية, قصص محلية لإخافة الأطفال أو جعلهم أن يشعروا أفضل |
| Bundan daha fazlasıdır. | TED | إنها أكثر من سقف. |