| İçeri girip ayarları makineye girmek için tek bir şansları var. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة للدخول هناك لقراءة اعدادات الآلة |
| İçeri girip ayarları makineye girmek için tek bir şansları var. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة للدخول وقراءة الإعدادات على الماكينة. |
| Meyer Lansky, Rothstein gibi sofistike bir gangster için çalışmanın Luciano ve kendisinin aradığı o büyük fırsat olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | ( ماير لانسكي ) يعلم ذلك العمل مع رجل عصابة راقي كـ ( روثستين ) إنها الفرصة الكبيرة التي هو و (لوتشيانو ) |
| Meyer Lansky, Rothstein gibi sofistike bir gangster için çalışmanın Luciano ve kendisinin aradığı o büyük fırsat olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | ( ماير لانسكي ) يعلم ذلك العمل مع رجل عصابة راقي كـ ( روثستين ) إنها الفرصة الكبيرة التي هو و (لوتشيانو ) |
| İç çamaşırlarını değiştirmen için son şansın. | Open Subtitles | إنها الفرصة الأخيرة لتغير ملابسك التحتية |
| Ortadan kaybolmadan önce, onu bulmamız için bu tek şansımız. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة لإيجاده قبل أن يختفي للأبد |
| Tek şansım bu. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة التي أملكها |
| Başka bir hayat bulmak için tek şansın bu. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة التي لدي للعثور على حياة جديدة. |
| Başka şansın olmayacak. | Open Subtitles | ليس هذا هو الوقت المناسب إنها الفرصة الوحيدة التي لديك |
| Aang'i bulmak için tek şansımız o. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة لنستطيع إيجاده |
| -Sonsuza kadar kaybolmadan önce, onu bulabilmemiz için tek şansımız. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة لإيجاده قبل أن يختفيّ للأبد سأقوم بذلك -سأقوم بذلك |
| Tek şansım bu. | Open Subtitles | إنها الفرصة الوحيدة لدي |