| Ondan kurtulmanın tek yolu bu. Seninle ilgilenecekler. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة للخروج من الأزمة، هم سيعتنون بكِ |
| Ciğerlerini görebilmemizin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة للنظر بداخل الرئتين |
| Kehanetimi gerçekleştirebilmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | ، إنها الوسيلة الوحيدة لضمان تحقق نبوئتي. |
| İnan bana, departmanını hizaya sokmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة لإبقاء قسمك على قدميه |
| Şu an seni korumamın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة التي أستطيع بها حمايتك الآن. |
| Onu öldürmeliyiz. Kendimizi korumanın tek yolu bu. | Open Subtitles | علينا أن نرقده، إنها الوسيلة الوحيدة لنحمي أنفسنا. |
| Sevdiklerini güvende tutabildiğini düşünmesinin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة في تصوره لإبقاء أحبائه آمنين. |
| Adaletin yerini bulmasını sağlamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة لتحقيق العدالة. |
| Lis, bu suyu serbest bırakman lazım. Havalandırmaya kısa devre yaptırmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | (ليس)، عليك إطلاق تلك المياه، إنها الوسيلة الوحيدة لتعطيل المروحة |
| Star City'i ve geleceği kurtarmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة لإنقاذ مدينة (ستار) والمستقبل |
| tek yolu bu, değil mi? | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة صحيح ؟ |
| tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة |
| tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة. |
| Hollow'u alt etmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة لنهزم (الجوفاء). |