| Tam da böyle. Şimdi, eğer hayat varsa Dutch onu bulur. | TED | إنه بالضبط ما حدث الآن، إذا كان هناك حياة فالهولنديون سيكتشفونها. |
| Evet, ama saati öğrenmek istiyorsanız, şu anda Tam 7.50. | Open Subtitles | لكن إذا أردت معرفة الوقت .إنه بالضبط 7: 50 |
| Bu golf sopası mükemmel. Tam da aradığımız şey. | Open Subtitles | مضرب الغولف هذا رائع, إنه بالضبط ما كنا نبحث عنه |
| Bir patronun olmasını umduğu şey Tam da budur çünkü benim istediğim şey bu. | Open Subtitles | إنه بالضبط ام يتمناه أي مدير لأن هذا ما أريد |
| Onunla çalıştığın için Tam olarak benim sana yapmam gereken şeyi. | Open Subtitles | إنه بالضبط الشئ الذى يجب علىّ فعله لك لعملك معه |
| zırvan açıkca gösteriyor ki biz Tam olarak aynıyız. | Open Subtitles | إنه بالضبط غطاء لهذه الحقيقة أننا نشابه بعضنا |
| Aslında Tam hatırladığım gibi. | Open Subtitles | في الواقع إنه بالضبط كما أتذكره |
| O Tam bizim için hayal ettiğim bir evlat örneği. | Open Subtitles | إنه بالضبط الإبن الذي طالما تصورته لنا |
| - Tam olarak 2688 milyar won. | Open Subtitles | إنه بالضبط 2,688,000 مليون دولار. |
| Bu, yüzde 99 doğruluğa sahip hastalık testinden sonra, hastalığa sahip olma olasılığı yüzde 99'dur, şeklinde düşünme mantıksal hatasıyla Tam olarak aynı mantıksal hatadır. | TED | إنه بالضبط نفس الخطأ المنطقي كالخطأ المنطقي عند الإعتقاد بأن بعد إجراء إختبار المرض، الذي هو 99% دقيق، فان فرصة الإصابة بالمرض هي 99%. |
| Tam aradığımız türden. | Open Subtitles | إنه بالضبط النوع الذى نحتاجه. |
| Tam hayal ettiğim gibi. | Open Subtitles | إنه بالضبط كما تخيلّت .. |
| Tam olarak bunu söylemeni umuyordum. | Open Subtitles | إنه بالضبط ما تمنيت |
| Tam da düşündüğün şey. | Open Subtitles | إنه بالضبط... ما تعتقدين أنه هو |
| Tam olarak öyle. | Open Subtitles | إنه بالضبط اجراء اعتيادي |
| Tam da düşündüğüm gibi. | Open Subtitles | إنه بالضبط ما أظنه. |
| Tam şu iki ağacın arasında. | Open Subtitles | إنه بالضبط بين تلك الشجرتين |
| Aslında, Mandy, Tam da göründüğü gibi. | Open Subtitles | في الحقيقي يا (ماندي) إنه بالضبط ما هو عليه |
| - Tam da Thomas'ın yıllar önce Londra'da önerdiği gibi. | Open Subtitles | إنه بالضبط كما عرض (توماس) -طيلة هذه السنوات في (لندن ) |
| İstediğim Tam olarak bu. | Open Subtitles | إنه بالضبط ما أردته |