| Geldiğim için şanslısın. | Open Subtitles | إنّك محظوظة لأنّي جئت أصلًا، ماذا تريدين؟ |
| Hayatta olduğun için şanslısın genç hanım. Kafanda ne boklar döndüğünü artık anlatsan diyorum? | Open Subtitles | إنّك محظوظة لكونك حيّة أيّتها الشابّة، أتمانعين إخباري بما كنتِ تفكّرين؟ |
| - Otostop çektim. - Ne şanslısın be. | Open Subtitles | تمّ نقلي - إنّك محظوظة جداً، أن تحصلي على شخص - |
| Tamam, Doherty, şanslısın. Fotoğrafçı suçlamalarından vazgeçti. | Open Subtitles | حسناً، (دوهرتي)، إنّك محظوظة لقد أسقط المصوّر التهم |
| Çok şanslısın Laurel. | Open Subtitles | إنّك محظوظة يا (لورل). |