| O, çok inatçı bir kadındı ama sonumuzun böyle olacağını bilseydim ona çok daha iyi davranırdım hayattayken. | Open Subtitles | كانت امرأة صلبة ولكن إن كنت أعلم بما ستؤول أليه الامور لكنت أكثر لطف معها عندما كانت على قيد الحياة |
| Salıverildiğini bilseydim beni evde bulamazdı. | Open Subtitles | إن كنت أعلم شيئاً عن إطلاق سراحه لما كان سرقنى فى منزلى |
| Eğer benim yaptığın şeyi bilseydim, kaçmazdım. | Open Subtitles | إن كنت أعلم ما فعلتيه من أجلى لم أكن لأرحل |
| Bana Max'in bu parayı nereden bulduğunu bilip bilmediğimi sordu. | Open Subtitles | وسألني إن كنت أعلم من أين أتى ماكس بماله |
| Peki, şimdi ne yapıyoruz? Sanki ben biliyormuşum gibi. Annalise... | Open Subtitles | إذا ماذا نفعل الآن ؟ بحق الجحيم إن كنت أعلم ... (آناليس) |
| Eğer kafanda bu kadar delilik olduğunu bilseydim, sana birkaç "Meksika işi ağrı kesici" verirdim. | Open Subtitles | إن كنت أعلم أن مل هذا الجنون يحدث في رأسك لكنت طلبت لك بعض المسكنات المكسيكية |
| Görüşmek istediğini bilseydim seni görmeye gelebilirdim. | Open Subtitles | إن كنت أعلم أنك تريد الاجتماع كان بإمكاني الحضور إليك |
| Misafir geleceğini bilseydim zevkinize uygun bir şeyler hazır ederdim. | Open Subtitles | إن كنت أعلم أنني سأستضيف أحدهم ربّما كنت سأجلب شيئا يناسب ذوقك أكثر |
| - Geleceğini bilseydim yemek yapardım. | Open Subtitles | إن كنت أعلم بقدومك، لكنتُ أعددت لك العشاء. |
| - bilseydim söylemez miydim? | Open Subtitles | حسنا , أريد افعل إن كنت أعلم ؟ |
| Eğer seninle temas kuramayacağımı bilseydim... | Open Subtitles | إن كنت أعلم أنه ..لن يمكننا الوصول إليك |
| Tüm o ufak şeylerin beni götüreceği yeri ve buna ne kadar minnettar kalacağımı bilseydim büyük ihtimalle gidip böyle bir şey yapardım. | Open Subtitles | إن كنت أعلم بحدوث كل هذه" "لأشياء تباعاً وكم ساكون ممتناً لهذا ، حسناً ، لربما" "لكنت قمت بفعل شئ كهذا |
| Onunla geçireceğim zamanın bu kadar kısa olduğunu bilseydim... | Open Subtitles | .... إن كنت أعلم أنني سأقضي وقت قليل معه هكذا |
| Keşke motorun nasıl çalıştığını bilseydim. | Open Subtitles | أتمنى إن كنت أعلم كيف بعمل المحرك |
| Eğer bilseydim onun duymak istediği şeyi söylerdim. | Open Subtitles | إن كنت أعلم... كنت لأقول لها أي شيء تود سماعه الآن |
| Buraya nasıl geldiniz? Burasının neresi olduğunu bilseydim nasıl geldiğimi söyleyebilirdim. | Open Subtitles | كنت لأخبرك إن كنت أعلم أين أنا |
| Yani, kimin yaptığını bilip bilmediğimi hiç sormadınız. | Open Subtitles | أعني لِمَ لَم تسألني قط إن كنت أعلم من الذي إرتكب الجريمة؟ |
| Weatherbee bana Jason hakkında bir şey bilip bilmediğimi sordu. | Open Subtitles | "ويثربي" سألني إن كنت أعلم أي شيء بشأن "جايسون" |
| Peki, şimdi ne yapıyoruz? Sanki ben biliyormuşum gibi. Annalise... | Open Subtitles | إذا ماذا نفعل الآن ؟ بحق الجحيم إن كنت أعلم ... (آناليس) |