| O yüzden, devam edebilmem için terapinin ise yaramasi gerekiyor. | Open Subtitles | أحتاج إلى بعض المعدات النفسية من اجل أن اتقدم بحياتي |
| Asıl bedene saldırabilmek için öndeki devasa olanları biçip ilerlememiz lazım. | Open Subtitles | من اجل أن نطيح بالجسم الرئيسي علينا أن نُبيد الضخام ونتجاوزهم |
| Bu ülkenin kalkınmasını sağlayabilmek için, herbir vatandaşın değerini bilmeli ve tek bir vatandaşı bile kurban etmemeliyiz. | Open Subtitles | ومن اجل أن تتحد هذه الدولة مرة أخرى,يجب أن يثق كل مواطن بالآخر ولا يضحي بأحد من أفراد دولته |
| Barış için evlenmeyi onur kabul ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعتبرون أنه من الشرف أن . يتزوجون من اجل أن يعم السلام |
| Bu acımasız sıcaklarda hayatta kalabilmek için tıpkı buradaki gibi toprağın oldukça derinlerine inen yuvalara sığınırlar. | Open Subtitles | ,من اجل أن تنجو من الحرارة الشديدة في النهار ,تتخذ ملاجئ في الشقوق الصغيرة متل هذه والتي تصل عميقا تحت الأرض |
| Bir ayı manyağı olmamam için bir tümör uydurup beni iyi hissettirdiniz. | Open Subtitles | تختلقين ورماً في المخ من اجل أن تشعريني بتحسن من حقيقة أني استفززت دباً |
| Geri kalan her şey insanların günü kurtarmak için söyledikleri saçmalıklar. | Open Subtitles | ما غير ذلك هو مجرد هراء يقوله الناس لأنفسهم من اجل أن ينجو من يومهم |
| Bu herifi, vazgeçmek için mi... araştırdık? | Open Subtitles | من اجل أن أنهي الأمر فقط لأنك قلت أنه طريق مسدود |
| Snowboard eşyalarımı almak için geldim. | Open Subtitles | لقد عدت فقط من اجل أن آخذ أغراضي الشتويه |
| Senin için geleceğiz ve zarar vermeye değil, öldürmeye. | Open Subtitles | سوف نأتي من أجلك ليس من اجل أن نقوم بإيذائك بل لنقتلك |
| Sadece hayatıma devam etmek için bir yol arıyorum. | Open Subtitles | اردتُ طريقةً فقط من اجل أن اتخطى هذا الأمر |
| Yalnızca Hekim Başını yakalamak için özel askerlerini ülkenin her tarafına yaydı. | Open Subtitles | . لقد أرسل كل جيشه الخاص علي كل أنحاء الدولة فقط من اجل أن يأخذ الطبيبة السماوية |
| Sıkıldığınızı ya da çiş yaptığınızı söylemek için aramak yok, oldu mu? | Open Subtitles | ليس من اجل أن تقول بأنك مللت أو بأنك قضيت حاجتك |
| Bakalım kaçmak için ne kadar ileri gidecek. | Open Subtitles | لنرى الى اي مدى سيذهب من اجل أن لا يقوم به |
| Orada insanlar birbirleriyle anlaşabilmek için savaş verirken kılını kıpırdatmadan kendi köşende oturdun. | Open Subtitles | وكنت جالستاً هناك مرارا و تكرار مع أولئك الناس تكافحين من اجل أن تتواصلي مع بعضهم |
| Seni cezalandırmak için şans eseri belki birkaç İngiliz askeri geçer diye ormanda yürüyüşe çıktığımı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | تعتقد بأني من اجل أن أعاقبك ذهبت لأتمشى في الغابه متمنيه فرصه أن يمر الجنود من هناك؟ |
| Mutlu olabilmek için bazı tavizler vermemiz gerekir. | Open Subtitles | علينا أن نقدم تنازلات من اجل أن نصبح سعداء |
| Bir kral halkının itibarını kazanmak için becerilere sahip olmalı. | Open Subtitles | وعلى الملك أن يكون ذو مهارات عاليه من اجل أن يحصل على احترام أتباعه. |
| Yahudiler, yegâne tanrıları Yehova'ya, mistik Mesih'in gelişi için dua ederken, dini liderleri Sanhedrin, istikrarsız huzuru korumaya çalışıyor. | Open Subtitles | "اليهود يصلون لإلههم الواحد - "يهوه " الله بالعبرية " من اجل أن يرسل إليهم " المسيح " الغامض |
| Bu sizin şu öğrenci seçimlerine katıldığınız zamandı adamınızın kazanması için oy pusulalarını doldurduğunuz zaman. | Open Subtitles | و في هذا الوقت بدأت أشارك في الإنتخابات الطلابية الغبية و من اجل أن ينجح رجلك ملأت صناديق الإقتراع و ... |