| Verimlilik: Aydınlatma yoluyla veri -- bir aydınlatma cihazı için ilk. | TED | الكفاءة: هذه بيانات عبر الاضاءة هي في البداية اجهزة اضاءه |
| Paraları yok edecek patlayıcılar, arabada izleme cihazı istemezdim. | Open Subtitles | دون متفجرات في حقيبة النقود دون اجهزة تعقب في السيارة لماذا لم يقل ايا من ذلك؟ |
| Büyük salonda dinleme cihazları var, belki telefonlarda da. | Open Subtitles | و ضعت اجهزة تنصت في غرفة الاجتماعات وربما الهواتف. |
| Bunu önlemek için, ısıtma cihazları entegre ettik. | Open Subtitles | اذا, لكي نتجنب ذلك قما بتثبيت اجهزة للحرارة. |
| Üstündeki aletler onun takip edilmesini zorlaştırıyor. | Open Subtitles | اجهزة الحماية لديه تصعب علينا امر ملاحقته |
| Fazla soğumadan dinleme cihazlarını yerleştirelim. | Open Subtitles | هيا يا شباب بسرعة علينا ان نضع اجهزة التنصت في العلب |
| - TACBE'leri ne için istiyorsun? | Open Subtitles | - مالذي تحتاجه من اجهزة التخاطب اللاسلكي؟ |
| Sen o aletleri nasıl buldun peki? | Open Subtitles | على أي حال , كيف عثرت على اجهزة المراقبة هذه .. ؟ |
| Biz, dişi timsahların ne duyduğunu ancak bu frekansı yakalayabilen cihazlarla öğrenebiliriz. | Open Subtitles | فقط بواسطة اجهزة تسجيل خاصة للموجات المنخفضة نستطيع ان ندرك ما تسمعه أنثى التمساح |
| İçeri dinleme cihazı koymuş olabilirler. Burada güvendeyiz. | Open Subtitles | قد يكون هناك اجهزة تنصت نحن بأمان أكثر هنا |
| İşte yakından takip ediliyor ve evine dinleme cihazı koyulduğuna yönelik şüphelerimiz var. | Open Subtitles | انه مراقب عن قرب في العمل وهناك ما يدعو للاعتقاد بأن الشركة قد وضعت اجهزة تنصت في منزله |
| Araçlara on tane izleme cihazı yerleştirdim.. | Open Subtitles | حسناً , لقد وضعنا عشرة اجهزة تتبع في السياراتهم |
| Isıtma cihazlarının soğutma cihazları ile değiştirildiğini keşfettim. | Open Subtitles | اكتشفت ان اجهزة الحرارة أستبدلت بنظام تبريد. |
| Seyyar mantıksal denetleme cihazları aktif olmalıydı. | Open Subtitles | شاشات اجهزة الهاتف الجوال يجب انت يكون تشغيلها ذاتي. |
| Dinleme cihazları. Federaller. Anladım. | Open Subtitles | نحن يتم الإستماع لنا اجهزة تنصت، الفدرالين، فهمت |
| Kavga sırasında kırılanların yerine yeni aletler almış. | Open Subtitles | اشترى اجهزة جديدة بدلا من التي انكسرت اثناء القتال |
| Soda şişesinden boya kutusuna kadar karmaşıklığın bütün aşamalarını kapsayan aletler geliştirdiler. | Open Subtitles | لقد طوروا اجهزة تتجاوز مجال التعقيد بعضها بسيط كعلب الدهان والصودا |
| Şimdilik kızılötesi aletler, kameralar, olağanüstü hassas ses kayıt cihazları, ve termik ölçme cihazları kurdum... | Open Subtitles | لذلك اثبت اجهزة الأشعة فوق الحمراء وكاميرات فيديو ومسجلات صوت فائقة الحساسية وأجهزة قياس حراري |
| - Ben bir bilgi işlem teknisyeniyim dünya bilgisayarlarını tamir ederim, kadim haberleşme cihazlarını değil. | Open Subtitles | أنا مهندس تكنولوجى أنت تعرف ,أقوم بتصليح أجهزة الكمبيوتر على الارض ليس اجهزة القدماء |
| Bilgisayar kulübünün parası, günümüz cihazlarını almaya yetmediği için 20 saatlik çalışmam heba oldu. | Open Subtitles | فقدت 20 ساعة من العمل لأنه نادي الكمبيوتر لا يستطيع توفير اجهزة جديدة من هذا العصر |
| - Tamam, dört. - Dört TACBE. | Open Subtitles | - حسناً, اربعة اربع اجهزة تخاطب لاسلكي |
| Duyma aletleri satmaya başladılar. Kendine bir tane almalısın. | Open Subtitles | بدأوا يبيعون اجهزة المساعدة على السمع يجب ان تشتري واحده |
| Eğer Platt'ın soğutucu cihazlarla ilgili yazılı bulduğu ve Baines'in göz ardı ettiği tek bir kanıt varsa... | Open Subtitles | إذا كان هناك أي أدلة مكتوبة... ان بلات عثر على اجهزة تبريد, و بينز تجاهلته... |