Bize öldürme aletleri lazım, onun ihtiyacı olan şey ise arada bir ona gülümsemem. | Open Subtitles | نحتاج ادوات للقتل, و هو يحتاج ابتسامة مني بين الفينة و الاخرى |
Tuvalet malzemeleri ve birkaç takım elbise kayıp hepsi bu. | Open Subtitles | لا فقدت بعض ادوات الحمام.وبدلة وبعض الأمتعة هذا كل شيء |
Daha da önemlisi, doğanın bize harika bir alet kutusu sunduğunu öğreniyoruz. | TED | واكثر اهمية من ذلك ، اننا نتعلم ان الطبيعة زودتنا بصندوق ادوات مدهش |
Başka telden ötmeni sağlayacak çok kesin aletler. | Open Subtitles | ادوات حاده للغاية .ادوات قد تجعلك تتغني بكلام مختلف تماماً |
Düz yol bazen en iyi yoldur. Ama ilk yardım malzemesi de olacak yanımızda sedye, telsiz falan kazaen biri yaralanır diye doktor bile. | Open Subtitles | هذا الطريق الافضل احيانا يجب ان نحمل ادوات الأنقاذ معنا |
Olamaz, işkence aletlerini almaya gitti. | Open Subtitles | اوه لا , لقد ذهب ليحضر ادوات التعذيب الشريرة |
Kimse Marlene'e makyaj takımı vermedi. Satın aldı. | Open Subtitles | لم يعطى احد ادوات المكياج لمارلين, لقد اشترتهم بنفسها |
Bu zula gelişmiş teknolojik aletleri içermeli. | Open Subtitles | هذا المخزن قد يحتوي على ادوات ومعدات متقدمة |
Belki de artık sadece kolayca ölçebildigimiz, elle tutulur şeyleri ölçmeye yarayan aletleri değil fakat gerçekten hayatta deger verdigimiz şeyleri ölçen elle tutulamayan şeyleri ölçen bir alet çantasına geçme zamanı geldi. | TED | ربما قد حان الوقت لنحضر صندوق ادوات بالفعل بحيث لا يحصي فقط ما يسهل احصاءه، الملموسات بل ما نقدره بالفعل من الاشياء الغير ملموسة |
Korkak bir yolcudur. Ben Jack Bealy, Elaltı aletleri'nden. | Open Subtitles | انه يخاف من الطيران جاك بيلى" ادوات سنابون" |
Örneğin bir çok karbon-fiber kompozit malzemeyi spor malzemeleri yapımında kullanıyoruz | TED | على سبيل المثال، نحن نستخدم الكثير من مكونات الياف الكربون في ادوات الرياضة |
Marty, annene şu mutfak malzemeleri için yardım edebilir misin? | Open Subtitles | مارثي , هل تستطيع مساعده والدتك بنقل ادوات المطبخ؟ |
Bakım malzemeleri yok, bir takım elbise yok biraz eşya. hepsi bu. | Open Subtitles | لا فقدت بعض ادوات الحمام.وبدلة وبعض الأمتعة هذا كل شيء |
Şöyle demişti: "Eger elinizdeki tek alet çekiç ise, herşey çivi gibi görünmeye başlar" | TED | قال: ان كانت المطرقة هي كل ماتملك من ادوات فان كل شيئ سيبدو لك كمسمار |
Belki de artık daha büyük bir alet kutusuna geçme zamanı geldi, değil mi? | TED | لذلك ربما قد حان الوقت لنجد صندوق ادوات اكبر، صحيح |
Minibüsünün arkasında kanlı aletler ve naylonlar bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا ادوات دموية واكياس بلاستيكية بصندوق شاحنته. |
Örnek A Mekanik canavarı yakalamak için bizi dev aletler gibi giydirdiğiniz zamandan. | Open Subtitles | لقد جعلتونا نرتدى ادوات عملاقه للقبض على الوحش الميكانيكى. |
Hayır, birkaç oyuncak ve havuz temizleme malzemesi. | Open Subtitles | لا بعض الألعاب , و ادوات تنظيف احواض السباحة |
Bütün güçlü aletlerini aldım. | Open Subtitles | حسنا انا بالفعل املك كل ادوات قوتك لديّ الجزازة الخاصة بك |
Makyaj takımı aldığında ona darıldı. | Open Subtitles | لقد كان غاضبا منها عندما حصلت على ادوات مكياج |
Çantası hâlâ odasında, traş seti falan, herşey içinde. | Open Subtitles | حقيبته مازالت في غرفته. ادوات الحلاقه.وكل شي. |
Anlaşılan o ki neredeyse hastanedeki her aleti kullanmışsın. | Open Subtitles | حسناً، يبدو انك استعملتي جميع ادوات الموجوده في المشفى |
Okulunuzun laboratuar malzemelerinin çalınmasına da çok ilgi gösteriyoruz. | Open Subtitles | وسرقة ادوات معمل مدرستكم استرعت انتباهنا بشدة. |
Ertesi gün Rafe ayağında alçıyla yeniden yukarı çıkıp kanatlarda ne gibi değişiklikler yapacağımı anlattı. | Open Subtitles | لقد عاد ريف في اليوم التالي وجمع ادوات كثيرة وطلب مني اجراء تعديلات علي تلك الاجنحة |