| Olacak şeyleri aceleye getiremezsiniz. | Open Subtitles | فكما تعلمين، لا أحد يستطيع استعجال ما سيحدث |
| Öyleyse yapma bunu adamım. Davet etme. İstediğin son şey işleri aceleye getirmek. | Open Subtitles | اذاً لا تفعلها يارجل, لاتدعوها الشيئ الاخير الممكن فعله هو استعجال الامور |
| Hey, tetiği çekmek için acele etmiyorum sonuçta yaşları daha küçük, tamam mı? | Open Subtitles | يا، في حالة عدم استعجال لسَحْب الزنادِ على شخص ما الكبير السنِ بالكاد بما فيه الكفاية لقيَاْدَة، حَسَناً؟ |
| acele etme. Gerekirse sen hazır olana kadar bütün gece burada kalabiliriz. | Open Subtitles | بدون استعجال , يمكننا البقاء هنا طول الليل حتي تكون مستعد |
| Benim Acelem yok ve bir kaza sonrası kişinin ne kadar kötü hissettiğini bilirim. | Open Subtitles | أَنا في حالة عدم استعجال وأعرف كيف يشعر المرء بعد تعرضه لحادث سير |
| Acelemiz yok ve sen hiçbir yere gitmiyorsun. | Open Subtitles | أنك لست في حالة عدم استعجال ولن تذهب الى اى مكان |
| aceleye getirmek istemiyorum ve ve bence şu an ailemle tanışman kötü bir fikir olur. | Open Subtitles | تعلم ، لا أريد استعجال الأمور وأنا أشعر أن مقابلة والدي الآن ربما تكون فكرة سيئة |
| Belki de yeni komşularımızla olan ilişkimizi aceleye getirmemeliyiz. | Open Subtitles | ربما لا يجب علينا استعجال العلاقة مع الجيران الجدد |
| Ve işi aceleye getirmeye çalışmıyorum ama bu gece grubumda bana eşlik etmeni çok isterim. | Open Subtitles | وانا لا احاول استعجال الامور ولكني ساحب هذا اذا كان بامكانك الانظمام الى مجموعتي لاحقاً هذه الليلة |
| Kanunlar aceleye gelmez, Bay Holmes. | Open Subtitles | لايمكننا استعجال القانون سيد هولمز |
| Bulabildin mi? aceleye getirmek istemedim. Önemli bir ilişki. | Open Subtitles | لم أشأ استعجال أيّ شيء فهذه علاقة هامّة |
| Bak, bir başyapıtı aceleye getiremezsin. | Open Subtitles | انظري , لا يمكنك استعجال الأمر |
| acele ettirmeyeyim, tamam. Bunu aklımda tutacağım. | Open Subtitles | لا استعجال ، حسناً إنه إقتراح جيد ، استطيع تنفيذه |
| Bizkaza arabası olsun . Hiç acele, sabit hızda . ( sedye clacks ) | Open Subtitles | عندما نستخدم عربة الانعاش بدون استعجال, بخطوات ثابته |
| Sıra sana da gelecek. acele etme. | Open Subtitles | سيحين دورك؛ كفّ عن استعجال الأمور |
| Neden böyle acele ediyorsun? | Open Subtitles | لماذا انت على استعجال من أمرك؟ |
| Ustayı acele ettiremezsin Sofia. | Open Subtitles | لا يمكنك استعجال الأستاذ , يا صوفيا |
| Acelem yok, kardeş. | Open Subtitles | أَنا في حالة عدم استعجال , bro. |
| Acelem vardı. | Open Subtitles | كنت على استعجال |
| Acelemiz yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي استعجال |
| Acelemiz yok. | Open Subtitles | ليس هناك استعجال . |