| Bakın, akşam olmadan önce sınıra ulaşmam gerekiyor. Parasını fazlasıyla veririm. | Open Subtitles | اسمع, اريد ان اصل الى الحدود مع حلول الليل |
| Oraya vardığımızda yapacağım ilk şey kumun üzerinde uzun bir uyku çekmek olacak. | Open Subtitles | أول ما سوف أقوم به عندما اصل إلى هناك هو النوم على الرمال |
| Hadi, in bakalım ufaklık. Ama Piccadilly'ye gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | انا يجب ان اصل الى بيكاديللى ولا استطيع ان اتركهم على الرصيف |
| Her neyse, kitabın sonuna geldiğimde çok tatmin olmuş hissediyorum. | Open Subtitles | و عندما اصل لنهايه الكتاب و اشعر برضا بالغ |
| Buraya gelene kadar ne diyeceğimi bulurum sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت انه عندما اصل إلى هنا سأعلم بما يجدر علي قوله |
| Afrika ya da Asya kökenli Amerikalılarla, yerli kadınlarıyla, Kafkasyalı kadınlarla, Yahudi kadınlarla konuştum. | TED | تحدثت الى نساء امريكيات من اصل افريقي، من أصل أسيوي، نساء من أصل امريكي، النساء القوقازيات، نساء يهوديات |
| Telsizden ulaşmaya çalışıyorum ama cevap vermiyor. | Open Subtitles | وأحاول ان اصل لها بالاسلكي ولكنها لاتجيب |
| Ben yeni yerlere ulaşmak ve daha önce hiç duymadığım sesler keşfetmeyi umuyorum. | TED | اتمنى ان اصل الى مناطق جديدة لاكتشف اصوات لم اسمعها من قبل |
| Ama iyi ki kazağı giymedim, çünkü Oraya vardığımda havaalanından doğruca BBC'deki bir canlı yayına yetişmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لكنني محظوظ لانني لا البسها لانني عندما اصل للمطار اذهب مباشرة للقاء مباشر لدى قناة الـ بي بي سي |
| Alice aradı mı sizi? Size nasıl ulaşacağımı bilemedim. | Open Subtitles | هل كلمتكم " أليس " لقد طلبت منها ذلك لم أعرف كيف اصل لكم |
| Elini ver. Belki mandala ulaşabilirim. | Open Subtitles | أعطونى أيديكم ربما أستطيع أن اصل الى المزلاج |
| Sana ulaşabildiysem takımındaki herkese ulaşmam ne kadar kolay olur sence? | Open Subtitles | أن استطعت ان اصل لك, كم من السهوله تعتقد اني استطيع أن اصل لبيقت زملائك؟ |
| Bir adama ulaşmam lazım - Gustav Lindt. | Open Subtitles | يجب ان اصل الى شخص واحد, جوستاف ليندت |
| Crater'a ulaşmam için yardım etmen gerekiyor. | Open Subtitles | يجب ان تساعدنى لكى اصل الى كراتر |
| Eğer Oraya girebilirsem, kilidi kırabilecek birşeyle-- | Open Subtitles | لو انى استطعت ان اصل الى هناك ولدى شيئا ما لفك القفل |
| Dünya hala başıboşken gitmem gerek. | Open Subtitles | يجب ان اصل إلى ذلك القبر ما دامت الارض لينة |
| - geldiğimde onu canlı bırakacağınıza dair nasıl bir güvenceniz var? | Open Subtitles | ما الذى يؤكد انك ستتركها تذهب حينما اصل اليك |
| Benim de büyük çocuklarım 20 yaşında ama bu beni tekrar tekrar hamile bıraktığı için 90 yaşıma gelene kadar böyle şeyleri özlemeyeceğim. | Open Subtitles | فى الـ20 ايضا، لكنه يظل يطلب منى لذا الان انا لن اشعر بالحنين حتى اصل للـ 90 |
| Babam Afrika kökenli bir Amerikalı, annem ise Yahudi idi. | Open Subtitles | أبى كان امريكيا مستوطنا او امريكى من اصل افريقى وأمى كانت يهودبة |
| Evet, ben 3. katta çalışıyorum, ve garajdaki aracıma ulaşmaya çalışıyorum, ama elektrikler gitmiş. | Open Subtitles | نعم انا اشتغل في الطابق الثالث واحاول ان اصل الى سيارتي في المواقف ولكن الكهرباء مقطوعه |
| Daha büyük bir amaca ulaşmak için, kurbanlar gereklidir. | Open Subtitles | أن اصل الى الهدف الأسمى لا بد من التضحية ماذا |
| Çünkü karım evde biftek pişiriyor ve ben vardığımda çoktan kurumuş olacak. | Open Subtitles | لأن زوجتي تطبخ شريحة لحم بالمنزل والتي سوف تبرد عندما اصل الى هناك |
| Sadece ona nasıl ulaşacağımı söyle. | Open Subtitles | فقط اخبرنى كيف اصل اليه |
| Tekrar konuşunca isimleri karşılaştırırız. Size nereden ulaşabilirim? | Open Subtitles | سنقارن الاسماء حينما نتحدث مره اخرى اين يمكننى ان اصل اليكم |
| Pekala, Oraya varır varmaz sizi arayacağım. Tamam mı? | Open Subtitles | حسنا يارفاق, ساهاتفكم حالما اصل هناك, حسنا؟ |
| Henüz faturalara bile ulaşamadım. | Open Subtitles | 51,504 انا حتى لم اصل إلى الحصد بعد |
| Eve sağ salim vardığımdan emin olmak istedi. | Open Subtitles | أراد أن يتأكد أن اصل لمنزلي سالمة |