| - Ne? Bir sorun olmadan tamir edebileceğini, garajda çalıştığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أن بإمكانه اصلاحه بلا متاعب وأنه يعمل في الورشة0 |
| tamir edilemez zararlara yol açtı, on binlerce dolar değerinde. | Open Subtitles | تسبب بضرر لا يمكن اصلاحه بمقدار عدة الاف من الدولارات |
| Broşunu ver istersen, tamir ettireyim. | Open Subtitles | بولا, تستطيعى اعطائى البروش لكى اتمكن من اصلاحه |
| Onu düzeltmeye çalışıyoruz, tamam mı? | Open Subtitles | والآن الآن لم أعد كذلك ذلك ما نحاول اصلاحه, صحيح؟ |
| Her ne yaptıysam bunu düzeltebiliriz. | Open Subtitles | مهما فعت بالامكان اصلاحه |
| Hatta tamir bile ettirebilirsin zaten hep bunu istiyordun. | Open Subtitles | لو كان لدينا هذا المال,فلن نحتاج لبيع هذا البيت, بل يمكنك حتى اصلاحه. |
| Çünkü televizyon o hafta tamir için tamirciye gönderilmişti, işte bu yüzden. | Open Subtitles | لأن التليفزيون لم يكن بالبيت فى هذا الأسبوع كان يتم اصلاحه ، هذا هو السبب |
| Burada hiçbir şey tamir edilmiyor. Börek ve ançüezden başka şey yok. | Open Subtitles | لا شئ يتم اصلاحه هنا ابداً فقط يقدمون الفطائر والاسماك |
| Büyük veya yeni bir ev değil ama tamir edebilirim. | Open Subtitles | ليس منزلاً كبيراً أو بحالة ممتازة لكن يمكننى اصلاحه وسأجعله لائقاً |
| Hayır, ee, aslında fermuar sıkışmış, ama otelde bunu tamir edecek bir eleman var. | Open Subtitles | لا ، في الحقيقة السحاب عالق لكن لديهم شخص في الفندق بإستطاعته اصلاحه |
| Biz tamir edemeyiz sonuçta Frank! | Open Subtitles | في كل مرة يتعطل فيها شيء في هذا المكان حسناً .. نحن لسنا قادرين على اصلاحه انه خطير جداً |
| Hoparlor saatler önce tamir olmalıydı! | Open Subtitles | ذلك المكبر كان من المفترض أن يتم الانتهاء من اصلاحه قبل ساعة |
| Yo benim peder senin için tamir edebilir, kendisi mütahit veya ona benzer birşey. | Open Subtitles | يو، يستطيع والدي اصلاحه يعمل مقاول او شيئ من هذا القبيل. |
| - Evet. Servisi ara, tamir için gelsinler. | Open Subtitles | اذا اتت شركة الخدمات اطلب منهم اصلاحه حاضر,سيدي |
| Omuz omuza verirseniz dünyada tamir edemeyeceğiniz hiçbir şey olmaz. | Open Subtitles | لا يوجد شيء مكسور في هذه الدنيا لا يمكنكما اصلاحه انتما الاثنان |
| Aylardır tamir etmeye çalışıyordum. İyiki tamir etmemişim. | Open Subtitles | يستغرق اشهر لمحاولة اصلاحه شيء جيد قمت به |
| düzeltmeye çalışırken, bana gülümsedi. Ondan sonra birbirimizi izledik. | Open Subtitles | وابتسم لي وهو يحاول اصلاحه وراقبنا بعضنا بعد ذلك |
| Çünkü insan yapısıysa belki düzeltebiliriz. | Open Subtitles | فلربما بوسعنا اصلاحه |
| Eğer ben bir hata yaparsam düzeltebilirim. | Open Subtitles | -حسنا انا هو انا . لو قمت بخطأ, استطيع اصلاحه. |
| Evet ama bu onarıldı ve her şey affedildi. | Open Subtitles | ربما لم تكن تلك كلمة جيدة حسناً، لكن قد تم اصلاحه |
| Dinle, arkanızdaki hava kilitlerini açacak devreleri onarmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | رُبَّمَا سبينسر يَعرف. نعم، كولسون، أنا لا أعتقد ان نستطيع اصلاحه حتى الان |
| Burada parçalanmış her şey onarılabilir. | Open Subtitles | في هذا المحل، كل ماهو مكسور يمكن اصلاحه |
| Bakın, bunu nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Düzeltmene gerek yok. | Open Subtitles | ليس لدي علم كيف اصلح هذا ليس عليك اصلاحه |