| Pentagon test aşamasındaki bir füzenin kontrolden çıktığını doğruladı! Onu durdurmak ve yoketmek için yapılan tüm denemeler başarısızlıkla sonuçlandı. | Open Subtitles | اكد البنتاجون عن فشله عن اعتراض الصاروخ إلى الآن |
| Eczacı deposundan çalınan kabı doğruladı. | Open Subtitles | الصيدلي قد اكد بأن العلبة قد سرقت من محله |
| Kurbanın kanıyla birlikte, iki farklı erkek kanının bulunduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | مما اكد وجود مزيج من دماء اثنين من الزكور مع دماء الضحية |
| Bu günlerde Akkad okullarında size ne öğretiyorlar? | Open Subtitles | ماذا يعلمونك في مدارس اكد في هذه الايام؟ |
| Laboratuar 3 mezarda sarışın ve genç kızların olduğunu onayladı. | Open Subtitles | المعمل اكد ان تلك ال 3 قبور تضمنت فتيات شقراوات فى اواخر المراهقة |
| Şu an önümde duranlar Akad dövüş kahramanlığı neslinin... zirvesini temsil ediyor. | Open Subtitles | من بعد تلك لي ان اقف امام وتمثل ذروه القتال اجيال من مهارات اكد العالية |
| Eh, ben sadece Sahil Güvenlik ve onlar denilen Sadece bir yangın var olduğunu teyit olabilir, ama sadece merak ediyorum belki bir şeyler duydum. | Open Subtitles | حسناً ، اتصلت لتويُ بخفر السواحل و لقد اكد لي بأنها تشتعل بالنيران.. و كنت أتسائل اذا كنت تعرفين شيئاً |
| Başka bir isim kullanıyormuş, ama avukatlarım beni ikna etti... imzaladığı anlaşma hala geçerli. | Open Subtitles | كانت تستخدم اسما مختلفا لكن المحامي اكد لي بأن هذا الشيء الذي عملته موثق ومؤكد |
| Kurumsal ofis, üç şehirde çalışmış olan tek çalışanın o olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | مكتب الشركة اكد للتو انه كان الموظف الوحيد الذى عمل فى المدن الثلاثة |
| Dostunla konuştuk. Karavanını kullanmana izin verdiğini doğruladı. | Open Subtitles | تحدثنا مع صديقك اكد على انه سمح لك باستخدام مقطورته |
| MR sonucu prolaktin salgılayan tümör varlığını doğruladı. | Open Subtitles | الرنين المغناطيسي اكد ورما مجهريا بالقرب من النخامة |
| M.E. Pradeep Singh'ın göğüsünden aldığı kurşun darbesiyle öldüğünü doğruladı. | Open Subtitles | اكد الطبيب الشرعي ان براديب سينغ قتل بطلقة رصاصة في الصدر |
| Woody, Channing'in cesedinde buldukları gri saçın Swagerty'e ait olmadığını doğruladı. | Open Subtitles | وودي اكد ان الشعر الابيض الموجود على جثة تشانينج لاتنتمي الى سوقري |
| O Fransız askerin bunu yaptığını doğruladı mı? | Open Subtitles | وهل اكد لك بأن الجندي الفرنسي قد فعل ذلك به؟ |
| İcra Subayı, tüm Donanma ve Sahil Güvenlik personelinin sayılmış olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | المكتب التنفيذي . اكد أن كل البحرية . وأفراد خفر السواحل تم عدهم |
| Polis raporları kaza olduğunu tamamen doğruluyor. | Open Subtitles | تقرير الشرطة اكد انه كان حادث , لهذا |
| Otopsi ölüm sebebinin kalp krizi olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | ..التشريح اكد سبب الوفاة موت عضلة القلب |
| Akkad halkı. Çok zor bir zamandan geçtik. | Open Subtitles | اهالي اكد مررنا بوقت صعب |
| Akkad Halkı... | Open Subtitles | شعب اكد |
| West, Seewney ve Stomtonovich'in söylediği şeyleri onayladı. | Open Subtitles | واحده من المارسوك , اكد كل شيء تم اخبارنا به من ويست , سويني و ستومتنوفيتش |
| Teknik birim bu anahtarın asansörü açmak için kullanıldığını onayladı. | Open Subtitles | قسم التقنية اكد ان المفتاح تم استخدامه لفتح مصعد |
| Akad isminde güçlü bir krallık ortaya çıktı. | Open Subtitles | مملكة قوية تدعى اكد. |
| Hepsinin üstüne birimin bilgisayar uzmanları Charles ve Henry'ye saldırırken Gus robotun kullanılması için sizin etkinleştirme kodunuzun kullanıldığını teyit etti. | Open Subtitles | والاكثر من ذلك خبير الحاسوب في القسم اكد بان رموز تفعيلك تم استخدامها لتشغيل غوس 5 |
| Annem ve ben kenara çekmesi ve yol tarifi sorması için yalvardık. O kesinlikle reddetti ve hatta kaybolmadığımıza bizi ikna etti; hep orada ne olduğunu bilmek istiyormuş. | TED | وكم تضرعنا له أنا وأمي ليوقف السيارة ويطلب من أحدهم أن يدله على الطريق السريع، وطبعا رفض طلبنا. بل اكد لنا أننا في حقيقة الأمر لم نته عن وجهتنا. بل هو الذي لطالما أراد أن يعرف ماذا يوجد هنا. |