| Demiryolunun gelişi, üzerinden geçtiği toprakları da değiştirdi. | Open Subtitles | مسـارسككالحديدتغيّر خلال الأرض التي عبروهـا |
| Eğer kendi iç dünyamıza sahiplenmezsek üzerinde yürüdüğümüz toprakları da sahiplenemeyiz. | Open Subtitles | لأننا إن عجزنا عن احترام تلك الأرض الداخلية، سنعجز أيضاً عن احترام الأرض التي تطؤها أقدامنا. |
| Üç evin, üzerine inşa edildiği arazi, en nihayetinde o kadar çok ölümcül olacak ve bela istilasına uğrayacak ki çevreye iğrenç kötü kokular yayılacak. | Open Subtitles | هذه الأرض التي بنيت عليها هذه المساكن يمكن أن تصبح قاتلة مميتة من بالجوار يمكنهم لمس ذلك |
| Daha temiz bir yerde oturuyor olsaydın bastığın toprağı öperdim. | Open Subtitles | سأقبّل الأرض التي تمشي عليها لو عشتِ في حي نظيف |
| Fakat bu zihniyet içinden çıktığı toprağa ve ülkeye sadık kalmaya devam etti. | TED | ولكن ھذا التوجه بقي مخلصا لتراب الأرض التي نشأ فيھا. |
| İleride Yeni Zelanda olacak olan bu topraklara çok bağlılar. | Open Subtitles | متشبث في الأرض التي ستصبح جزيرة نيوزيلندا |
| Her biri uygun gördükleri toprakları yönetti. | Open Subtitles | كل واحد سيحكم في الأرض التي يراها مناسبة |
| Avusturya'nın kafir köpeği Leopold... haksız işgal ettiğin toprakları terk et. | Open Subtitles | الكلب الكافر, ليوبولد النمسا تسليم الأرض التي أخذها ظلماً |
| Ama içinden geçtikleri isyancıların toprakları değil mi? | Open Subtitles | و لكن أليست تلك الأرض التي يعبرها المتمردين تعود لهم ؟ |
| Uğruna öz kardeşine ihanet ettiğin bu toprakları sana veriyorum. | Open Subtitles | هذه الأرض التي خنتني من أجلها خنت أخاك الشقيق إني أمنحها لك |
| Babasının satın aldığı arazi, şu anda elli katı fazla değerinde. | Open Subtitles | الأرض التي اشتراها، أبيها ارتفعت قيمتها 50 ضعفاً |
| Ama üstünde durduğun arazi hâlen benim ve hemen gitmeni öneririm. | Open Subtitles | ولكنني ما زلت مالكاً لهذه الأرض التي تقف عليها أقترح عليك أن ترحل |
| Duvar inşa etmek için hükümete satacağı arazi Meksika'daydı. | Open Subtitles | الأرض التي كان يهدف إلى بيعها للحكومة لبناء الحائط عليها في الولايات المتحدة كانت في الحقيقة تقع في المكسيك |
| Ama toprağı kazmanın uyanmasına faydası yoktu. | Open Subtitles | ولكن لم يكن ثمة فائدة من تجريف الأرض التي سرعان ما تستوي مجددا. |
| Bir gece, ölmeden hemen önceydi bu ağacın etrafındaki toprağı kazdı. | Open Subtitles | في ليلة قبل موته عانق الأرض التي حول الشجرة |
| Böylece Rab Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı. | Open Subtitles | فأخرجه الرب الإله من جنة عدن ليعمل الأرض التي أخذ منها |
| İkincisi, büyümenin, insan nüfusunu destekleyen mal ve hizmetleri bizlere sağlayan toprağa zarar vermeyecek şekilde gerçekleşmesi gerekiyor. | TED | وثانياً على هذا النمو أن يحصل بطريقة لا تضر الأرض التي تؤمن لنا البضائع والخدمات التي تدعم السكان من البشر. |
| Bastığı toprağa tapan 9 yaşında bir kızı vardı. | Open Subtitles | لديه إبنه في الـ 9 من عمرها التي كانت تبجل الأرض التي يسير عليها |
| Üstüne bastığı toprağa bile hayranım. | Open Subtitles | أنا أعشق الأرض التي تمشي عليها وما إلى ذلك. |
| İşine olan tutkusu ancak ve ancak ailesine ve bugün bağrında yatan topraklara olan sevgisine eşti. | Open Subtitles | لم يضاهِ شغفه لعمله إلا حبه لعائلته وإلي الأرض التي نواريه فيها الثري اليوم |
| Farrelllar yaşadıkları topraklara sahip değiller. | Open Subtitles | لا يملكون الأرض التي يعيشون عليها |
| Farrellar yaşadıkları topraklara sahip değiller. | Open Subtitles | هم لا يملكون الأرض التي يعيشون عليها |