| Sanırım, bilimadamları hükümet tarafından sorumlu tutlacaklarını anladılar. Beni suçlamaları daha kolaydı. | Open Subtitles | العلماء أعتقدوا أنهم يجب أن يلموا أحدا كان من الأسهل لومي أنا |
| O gün olan şeyle yüzleşmek yerine "Öfke" ile yaşamak daha kolaydı. | Open Subtitles | من الأسهل العوم في الغضب من أن نواجه ما حدث منذ سنوات |
| Böcekleri model olarak aldım, ...benzerliklerin yanısıra onlara çok basit programlar yükledim. | Open Subtitles | أستعمل الحشرات كنموذجي، ليس فقط في التصميم لكن بإعطائهم الأسهل لبرامج الحاسوب. |
| Paul bu çubuğun tasarımcısı, ve belki de en kolayı onun buraya gelip bana nerede yanlış yaptığımı söylemesidir. | TED | باول هو مصمم الأداة، وربما كان من الأسهل له أن يأتي هنا ويخبرني شخصياً ماذا يحدث. |
| Bu sadece yatmakla ilgili olsaydı erkekleri tavlamak çok daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ولو كانَ الأمر متعلّقاً بممارسةِ الجنس وحسب فمن الأسهل بكثير الالتقاء برجال |
| Arkasında aleyhine ifade verebilecek bir tanık bırakmazsa kaçması çok daha kolay olur. | Open Subtitles | وسيكون من الأسهل له أن يتخلص من أي شاهد يمكنه أن يشهد ضده. |
| Niyetim bunları şart koşmak değildi. Sadece internette bunu aramak daha kolaydı. | TED | إن الأمر لا يتعلق بتحديد أولويات تلك الأشياء عن عمد، فتلك الأشياء هي الأسهل للتدقيق عبر الإنترنت. |
| Zamanla da alıştım, alışması kolaydı. | Open Subtitles | .تدريجيا أصبحتُ عاهرة كان ذلك الطريقة الأسهل |
| Bunu benim sahte kimliğim altında yapmak daha kolaydı. | Open Subtitles | كان من الأسهل أن أفعل ذلك تحت اسمي المستعار. |
| Piyano sizin kör olduğunuzu bilemez bu yüzden basit şeyleri yapmaya uğraşırken sizi utandırmaz. | Open Subtitles | البيانو لا يستطيع المعرفة بأنك أعمى، لذا هو لا يحرجك بمحاولة لجعل الأشياء الأسهل لك. |
| Bundan kurtulmanın en basit yolu onu geri vermek. | Open Subtitles | إسمعي لورلاي، الطريقة الأسهل للخروج من الوضع هو إعادته |
| Bence daha basit bir açıklama bulmamız gerek. | Open Subtitles | أنا فقط أعتقد بأنّنا نحتاج للبحث عن التفسير الأسهل. |
| Ama kendi adımla yayınlarsam bu sefer de etik olmaz ancak benim için en kolayı olur ve üzerimden büyük bir yük kalkar. | Open Subtitles | لـكن إذا نـشرته يـإسمي لن تـكون هـذه من الأخلاقيـات ولكـنها سوف تـكون من الأسهل لي وإبعاد عبء البداية من جديد عن راسي |
| En zor olacağını düşündüğüm şey ise, en kolayı oldu. | Open Subtitles | والأمر الذي ظننته سيكون الأصعب كان الأمر الأسهل |
| Bir doktor yerine bir rahiple daha kolay vakit geçireceğini düşündün. | Open Subtitles | كنت الفكر وكنت لها الوقت الأسهل مع كاهن من طبيب حقيقية. |
| Bence epey açıklar zaten ama birlikte incelersek daha kolay olur. | Open Subtitles | أعتقد أنهن واضحات جداً، لكن سيكون من الأسهل لو راجعناهن سوياً. |
| Sonuçta bir rakipten kurtulmak, ömrü boyunca rakibin sevgililerini öldürmekten daha kolay olurdu. | Open Subtitles | وعلى اى حال, فانه كان من الأسهل عليها التخلص من منافستها بدلا من مطاردة اصدقائها وقتلهم كل مرة طول حياتها |
| Sizin gibi lanet pisliklerin hepsi kolaya kaçar. | Open Subtitles | كلكم أنتم الأوغاد تلجؤون إلى الفرصة الأسهل |
| Bakın, bence bu davaya bakan dedektif işin kolayına kaçtı. | Open Subtitles | أظن أن المحقق في هذه القضية قد أخذ الطريق الأسهل |
| Kabuğa ulaşmak oradan daha kolay olacak. | Open Subtitles | سيكون من الأسهل الوصول إلي الغلاف من هناك |
| Çimen üzerindeki ıslak plastik perde. Bu işi kolaylaştırır. | Open Subtitles | ينزلق بلاستيك على العشب مما يجعل من الأسهل |
| Kahrolası teknedeki en kolay iş seninki ve hala beceremiyorsun! | Open Subtitles | لقد حصلت على الشغل الأسهل في السفينة وتخفق فيه ؟ |
| Alçak olmak çok daha kolaydır. Sadece insanları utandır, kızdır yeter. | Open Subtitles | انه من الأسهل ان تكون قبيح المنظر وترتدي الوان غير متناسقة |