| O kadar çok yüze baktım ki tüm Beyaz insanlar bana aynı gözüküyorlar. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير من الوجوه كل الأشخاص البيض يبدون متشابهين بالنسبة لي |
| Beyaz insanlar iyi bir pay alacakları yere yöneliyorlar ve sonra siyah ve kahverengi insanlar adliye sarayına doğru düşürülüyor. | Open Subtitles | إذا الأشخاص البيض يتم توجيههم نحو اتجاه حيث يحصلون على نسبة عادلة، وبعدها السود والملونون، |
| Beyaz insanlar siyah cücelerden korkar! | Open Subtitles | الأشخاص البيض يخافون من الأقزام السود. |
| Oh, Beyazlar bu kadar zıplayamaz sanırdım. | Open Subtitles | يا بني اعتقدت أن الأشخاص البيض لا يستطيعون القفز |
| Çünkü tüm siyahi aktörler gibi, benim de isteksiz beyazlara bir şeyleri yaptırmak için tavsiye veren bilge siyahi bir adam rolünde çok deneyimlerim vardır. | Open Subtitles | لأنه ككل الممثلين السود لدى الكثير من الخبرة للعب دور شخص أسود حكيم يدفع الأشخاص البيض المترددين لعمل أشياء |
| Siyah ve Beyaz insanlar eşittir. | Open Subtitles | الأشخاص البيض والسّود متساوون |
| Beyaz insanlar. | Open Subtitles | الأشخاص البيض |
| Bazı yerler vardır ki, ruhlarla doludur. Beyazlar bunu bilmez. | Open Subtitles | بعض الأماكن لديها أرواح الأشخاص البيض لا يعرفونها |
| -Burada Beyazlar linç mi etti onu? | Open Subtitles | هل تقول أن بعض الأشخاص البيض قاموا بإعدام أحداً هنا؟ |
| Lanet Beyazlar emekli olduklarında ne yapıyolarsa onları yaparsın. | Open Subtitles | أيًا كان يفعلوه الأشخاص البيض عندما يتقاعدون. |
| Ayrıca onlar sadece beyazlara yardım eder. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنهم لا يساعدون سوى الأشخاص البيض |