| Bazı yakın arkadaşları da var. | Open Subtitles | وقد أدرج فيه بعض الأصدقاء المقربين أيضاً. |
| Havayolu çalışanları ailesi ve yakın arkadaşları için indirimli biletler alabiliyor. | Open Subtitles | موظفين شركة الطيران ياخذون تذاكر مخفضة من أجل العائلة و الأصدقاء المقربين |
| Ailemin çok yakın arkadaşları kisvesi altında. | Open Subtitles | يتقمصون دور الأصدقاء المقربين لأبي. |
| - Sadece çok fazla yakın arkadaşım var. | Open Subtitles | لا أفضل صديق. لا، فقط الكثير من الأصدقاء المقربين. |
| - Ama gay olan çok fazla yakın arkadaşım var. | Open Subtitles | مثلي الجنس؟ رقم رقم رقم اه، ولكن لدي عدد من الأصدقاء المقربين الذين هم. |
| Bence yakın arkadaşlar birbirlerine tehdit e-postaları göndermez. | Open Subtitles | أتعلمين ؟ أنا لا أعتقد بأن الأصدقاء المقربين يرسلون لبعضهم |
| Uzun yıllar önce kocasının yanlış yaptığı kadın, Emelia Ricoletti dahil yakın arkadaşları haricinde herkesten sakladığı karanlık sırrı. | Open Subtitles | السر الخفي المحفوظ عن كل الأصدقاء المقربين بما فيهم (إيمليا ريكوليتي) المرأة التي ظلمها زوجها كل تلك السنين من قبل |
| Özel bir törenle gömülmüş. Yanında yakın arkadaşları ve ailesi varmış sadece. | Open Subtitles | للعائلة و الأصدقاء المقربين |
| Uzun yıllar önce kocasının yanlış yaptığı kadın, Emelia Ricoletti dahil yakın arkadaşları haricinde herkesten sakladığı karanlık sırrı. | Open Subtitles | السر الخفي المحفوظ عن كل الأصدقاء المقربين بما فيهم (إيمليا ريكوليتي) المرأة التي ظلمها زوجها كل تلك السنين من قبل |
| Onun yerine, USC Gould Hukuk Fakültesi'nde Hukuk, Psikoloji ve Psikiyatri profesörü oldum. Pek çok yakın arkadaşım ve bugün burada bizimle olan sevgili kocam var. | TED | بدلا من ذلك، تقلدت منصب استاذ للحقوق وعلم نفس والطب النفسي في كلية غولد للقانون في جامعة جنوب كالفورنيا لدي العديد من الأصدقاء المقربين و معنا هنا اليوم زوجي الحبيب، اسمه ويل |
| Hatta burada çalışan birkaç yakın arkadaşım var. | Open Subtitles | في الحقيقة، لديّ بعض... الأصدقاء المقربين يعملون هنا |
| Sadece yakın arkadaşlar ve eğlence. | Open Subtitles | فقط الأصدقاء المقربين ضوء رائع جداً |