| Bunlara tüm derinliklerde hatta en derinlerde rastlıyoruz. | TED | نحن نرى في كل تلك الأعماق ، بل وحتى في أعماق أكبر. |
| Köpekbalıkları, adaların etrafını kuşatıp, derinlerde bekliyorlar. | Open Subtitles | تطوق القروش مجموعة الجزر هذه ينتظرون متخفيين في الأعماق |
| Akıntı daha da soğuyana kadar derinlikleri takip edip daha çok derinlere yüz. | Open Subtitles | أسبح بعيداً و عميقاً. أتبع التيار حتى تكون المياه باردة للغاية نحو الأعماق. |
| Derinlerin Sakini savaşmak istemezse, hala bir şansımız var demektir. | Open Subtitles | إذا كان ساكن الأعماق لا ينوي القتال هذا يعطينا الفرصة المناسبة |
| Şeytan, bütün haşmetiyle derinlerden yükseldi ama o karanlıklar prensini aldatmak istedi. | Open Subtitles | لقد جاء الشيطان من الأعماق لكنه حاول أن يتفوق على أمير الظلام |
| Hepimiz, derin denizlerde yaşayan bazı canlıların ışık saçtığını biliyoruz. | TED | كلنا يعلم أن بعض مخلوقات الأعماق تتوهج. |
| Eğer içinin derinliklerinde... biraz ezilmişsen ve umutsuz bir romantiksen... bir tür aşk delisi çılgın... birisi oluyorsun. | Open Subtitles | فإذا كان في الأعماق القليل من القمع والرومانسية اليائسة فيصبح نوعاً من |
| Elinizden geleni yaptığınızı biliyorum ama sizden daha da derine inmenizi istiyorum beyefendi. | Open Subtitles | أعرف أنك تفعل ما بوسعك لكنني أريدك أن تبحث في الأعماق يا سيدي |
| Zaman geçtikçe, hatırlayabildiği tek şey, derinlerde bir yerlerde eksik bir şeyin olduğuydu. | Open Subtitles | وبعد فترة جلّ مايستطيع تذكره أنَّ في الأعماق هناك شيء مفقود |
| "Denizin altında çok derinlerde suların cam kadar berrak olduğu yerde | Open Subtitles | في الأعماق ، في الأعماق تحت البحر حيث الماء صافي كأنقي البلور |
| "Denizin altında çok derinlerde suların cam kadar berrak olduğu yerde | Open Subtitles | في الأعماق ، في الأعماق تحت البحر حيث الماء صافي كأنقي البلور |
| Akıntı daha da soğuyana kadar derinlikleri takip edip daha çok derinlere yüz. | Open Subtitles | أسبح بعيداً و عميقاً. أتبع التيار حتى تكون المياه باردة للغاية نحو الأعماق. |
| Vücudum kendi kendine derinlere düşmek için yeterli derecede yoğun ve ağırdır. "Serbest düşüş fazı" olarak anlandırılan faza girerim. | TED | جسمي ثقيل وكثيف بما يكفي للسقوط الحرّ في الأعماق ثم نصل لما نسميه مرحلة السقوط الحرّ. |
| Derinlerin Sakini savaşmak istemezse, hala bir şansımız var demektir. | Open Subtitles | إذا كان ساكن الأعماق لا ينوي القتال هذا يعطينا الفرصة المناسبة |
| Bu Derinlerin Sakinleri olarak çağırılanların gücü mü? | Open Subtitles | هذه هي قوة الاشخاص الذين يسمون بـ ساكني الأعماق ؟ |
| Akıntılar derinlerden besin zengini suları getirdiklerinde beslenmek için buraya gelirler. | Open Subtitles | فعندما يجلب التيار الصاعد من الأعماق المواد المغذية معه .يأتون هنا للتغذي عليه |
| Proserpexa, derinlerden gelen arındırıcı alevler acı çeken ruhları yakıp kül etsin ve tatlı ölümü getirsin. | Open Subtitles | بروسيربكسا اسمحي للحرائق من الأعماق بأن تحرق الأرواح المتألمة واحضري الموت الجميل |
| Geçmişe bakma yolum, derin sulardaki mercanların fosilleşmiş kalıntılarını kullanmak. | TED | و أنا أنظر إلى الماضي عن طريق استعمال البقايا الأحفورية لمرجان الأعماق. |
| Suyun tekrardan buzulların derinliklerinde donacağı düşünülüyordu. | Open Subtitles | كان يُعتقد أن هذه المياه سوف تتجلد في الأعماق مجددا |
| Uzmanlar, derine inebilir ve fikirleri uygulayabilirler, bu arada çokpotansiyelliler projeye geniş çapta bilgi temin eder. | TED | يمكن للمختصين الغوص في الأعماق وتنفيذ الأفكار، بينما يجلب ذوي القدرات الكامنة المتعددة اتساع المعرفة للمشروع. |
| Akıllı robotlara yerleştirilmiş kamera ve alıcılarla onları derinliklere göndererek salp gibi hayvanların gizli hayatını izleyeceğiz. | TED | سنستعمل كاميرات وحاملات نماذج على روبوتات ذكية لتتجول في الأعماق وتساعدنا على تتبع سر حياة حيوانات مثل سمكة السالب. |
| Bir saatin sonunda, onları dibe bıraktık. | Open Subtitles | أخيراً، و بعد مرور ساعه من الزمن قمنا بأيداع الجثتين غياهب الأعماق |
| Peki ya "kartalın gözü" ve "en derin derinlik" için ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك بالذهاب إلى "عين النسر" و"أعمق الأعماق" الآن؟ |
| Bu derinlikte hava yeterli olmaz. Oksijen ve helyum karışımına ihtiyaç var. | Open Subtitles | الهواء سيكون عديم الفائدة في تلك الأعماق |
| Neden bilmem, ama seninle tanıştığımdan beri, zamanımın çoğunu belirli derinliklerin üzerinde parmak uçlarımla tutunarak geçirdim. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا ولكن منذ أن قابلتك وأنا أقضي معظم وقتي معلق بأطراف أصابعي فوق بعض الأعماق |
| Takımım olmadan, çevremdeki insanlar olmadan, derinliklerdeki bu macera imkansız olurdu. | TED | دونهم، دون فريقي، دون كل المحيطين بي، مغامرة الأعماق ستكون مستحيلة. |
| Karelerine göz gezdirdiğinizde belirsiz bir anı beyninizin derinliklerinden yüzeye çıkar. | TED | بينما أنت اتفحص مربعاته ذكرى بعيدة تطفو إلى السطح من الأعماق داخل دماغك. |