| Şempanzelere tıklıyorum ve genetik olarak en yakın akrabamıza ulaşıyorum. | TED | أضغط على رابط الشيمبانزي وأتوصل إلى القريب الأقرب جينياً لنا |
| Arama yaptığında, en yakın baz istasyonu onu böyle izleyecek. | Open Subtitles | عندما يقوم بالإتصال فإن برج الإتصال الأقرب سيتعقبهُ مثل هذا |
| Sırf bir kâğıt parçası nedeniyle sana daha yakın olacak... seni daha fazla sevecek değilim. | Open Subtitles | أنا لن أكون الأقرب الى نفسكِ ولن أحبّكِ أكثر بسبب قطعة ورق |
| Ama ona yakın olan insanları görmezden geliyor ki bu insanlar daha da önemli olmalı. | Open Subtitles | و لكنه يتجاهل الناس الأقرب إليه, والذين يهتموا به أكثر |
| en yakını Hint Okyanusu üstündeydi. | Open Subtitles | الآن الأقرب الواحد كان على المحيط الهندي، |
| İşler tuhaflaşmadan inmek zorunda kaldım ve en yakında sen vardın. | Open Subtitles | تحتم عليّ الابتعاد قبل أن تسيء الأمور، وقد كنت الأقرب |
| Sizin bölümünüze ne kadar yakınsa öğrenmeniz o kadar kolay olur. | Open Subtitles | النوع الأقرب لكلّ فرد منكم من الطاقة هو الذي يتعلّمه كلّ منكم بسرعة. |
| 1000. video falandır aslında ama gördüğüm en yakın olanı. | Open Subtitles | يشبه أكثر المريض 1000، لكن هذا هو الأقرب الذي رأيته. |
| En son bulunduğunuz yere en yakın telefonun yerini budum. Neredesiniz? | Open Subtitles | لقد ثلّثتُ موقع الهاتف الأقرب لآخر إشارة لمُحدّد موقعكِ، أين أنتِ؟ |
| - Kişiye en yakın olanlarla arasını sağlamlaştırmasıyla mı ilgili yani? | Open Subtitles | بالتالي إنه حولة ترسيخ الروابط مع الناس التي هي الأقرب إليك؟ |
| Wyoming'in hiç yaz gelmeyen gökyüzüne 4 km. daha yakın olduğu, dünyanın tepesinde yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش فى قمه العالم . جيث لا يأتى الصيف إلى هذه الجبال أبدا . على إرتفاع 8000 قدم و الأقرب إلى السماء. |
| Çünkü bu daha yakın onun beni aradığı ankesörlü telefona daha yakın. | Open Subtitles | لأنها كانت الأقرب للهاتف المدفوع الذي كلمني منه |
| Öyleyse neden hala buradayız? Bu durumda bilgisayar, hastaneye daha yakın olan alıcıyı seçiyor. | Open Subtitles | في هذه الحالة، الحاسوب يختار المستلم الأقرب للمستشفى |
| Güneşe en yakın olan dünyalar küçük kaya ve demir adalarıdır. | Open Subtitles | العوالم الأقرب إلى الشمس جزر صغيرة من الصخر والحديد |
| Yani neden bana en yakın olan kişiden benim açımdan bakmaya çalışmasını görmesini beklemeyim ki? | Open Subtitles | أعني لماذا أتوقع الشخص الأقرب لي في هذا العالم أن يحاول رؤية الأمور من وجهة نظر |
| Bir insanın hafızalarından tekrardan düzenlerken olabilecek en yakını. | Open Subtitles | إذن سيكون بمتناولنا فلم عن الجريمة ؟ بل الأقرب إعادة إنتاجه من ذكريات شخص |
| en yakını Alpha Centauri'dir. Dört buçuk ışık yılı uzaklığında. | Open Subtitles | قنطرة ألفا هي الأقرب هي على بعد أربع سنين ضوئية ونصف |
| en yakında sen varsın J.J. Biz de hemen geliyoruz. | Open Subtitles | جي جي, أنتِ الأقرب. سنأتي في أقرب وقت ممكن |
| en yakında ben oturuyorum. | Open Subtitles | منزلي هو الأقرب لذا أنزلني أولاً |
| Bir ara şehrin 14 farklı yerinde ofisimiz vardı. Evinize, görüşeceğiniz müşterinize hangisi yakınsa ona gidin derdik. | TED | كان عندنا، في فترة ما، 14 مكتبا مختلفا حول المدينة، و كنا تقول، اذهب الى المكتب الأقرب الى منزلك الى العميل الذي أنت بصدد زيارته اليوم. |
| National Geographic doğa söyleşisine katılmaya en çok yaklaşan oydu. | Open Subtitles | الأقرب جاء إلى المناجاة بالطبيعة كانت تشترك إلى جغرافي وطني. |
| Silahına benim yakın olduğumdan daha yakınsın.. | Open Subtitles | أنت الأقرب إلى سلاحك مني |