| Yörüngedeki toplam uydu sayısında dev bir artıştan söz ediyoruz. | TED | ستكون هناك زيادة هائلة في عدد الأقمار الصناعية في المدار. |
| Şimdi ise bireysel tekneleri takip eden uydu sistemimiz var. | TED | ولكن سمحت لنا الآن تقنيات الأقمار الاصطناعية بتعقب القوارب الفردية. |
| Sanırım iki tane başarılı şirketin vardı ve sonra radyoları dönüştürmek için uyduları nasıl kullanabileceğimize ilişkin problemi ele almıştın. | TED | أظن أنك كان لديك شركتان ناجحتان وعندئذ شرعت في العمل على قضية كيفية استخدام الأقمار الصناعية لإحداث ثورة في الإذاعة |
| Daha çok Ay, yıldız ve müzik. | Open Subtitles | المزيد من الأقمار و النجوم و الموسيقى في الرياح |
| İyi ama uzaydan bir fıstığın yerini bile belirleyecek yüz tane uydusu var mı? | Open Subtitles | لكن ألديها مئات الأقمار الصناعية التي من الممكن أن تحدد موقع حبة فول من الفضاء؟ |
| Binada zaten bütün tesisat vardı-- ...uydu bağlantıları, çanak anten donanımı, ...her şey. | Open Subtitles | المبناء لديه كل المعدات الاكترونيه معده الانضمامات الأقمار الصناعية مجموعة طبق الميكروويف كلهـآ |
| Gönderilen en büyük uydudan yapılan en küçük uydular bırakılıyor. | TED | إنها نوعا ما أصغر الأقمار يطلقها أكبر الأقمار على الإطلاق |
| Peki, uydulardan, uçaklardan, yerdeki araçlardan, insanlardan verileri topluyoruz. | TED | لذا، جمعنا البيانات من الأقمار الصناعية، من الطائرات من المركبات البرية، من الناس |
| Yeni bir sınıf uyduların yörüngeye ulaştırılmasına da olanak tanıyor. | TED | ويسمح حتى بتوصيل دفعة جديدة من الأقمار الصناعية إلي المدار. |
| Bu geleneksel törenimizle, ayların ve suyun huzurunda sizleri birleştiriyor ve karı-koca ilan ediyorum. | Open Subtitles | وفقاً لطقوس الأقمار والمياه القديمة، أعلنكما زوجاً وزوجة |
| Hem, hayır, aslında bu uydu görüntülerini inceleyeceğimiz yoğun bir gün olacak. | Open Subtitles | و لا في الواقع , انه يوم مشغول بتحليل صور الأقمار الصناعيه |
| Fakat yıldızların etrafında şekillenmek yerine çoğu büyük uydu gezegenlerinin çevresinde şekillendi. | Open Subtitles | لكن بدل أن تتشكّل حول النجوم تتشكّل أغلب الأقمار الضخمة حول الكواكب |
| uydu haritaları var ama bu birinin orada bulunmuş olduğu anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | هناك خرائط الأقمار الصناعية، ولكنه لا يعني أن أي شخص ذهب هناك |
| Sonra, Jüpiter'in yörüngesini takip etmek için o uyduları kullandı ve Jüpiter'in de, Dünya değil, Güneş'in etrafında döndüğünü anladı. | TED | وقام حينها بتتبع هذه الأقمار لاستكشاف مسار كوكب المشتري واستنتج أن كوكب المشتري لا يدور حول الأرض وإنما حول الشمس. |
| Bütün o uyduları ve uzay mekiklerini kozmos'a sepetlemekten bahsediyorum. | Open Subtitles | أعني، التقلب بين كل تلك الأقمار والمكوكات الفضائية خارج الكون. |
| Orada güney yarım küredeki... tüm askeri ve ticari uyduları izleyebilir. | Open Subtitles | التجارية العسكرية الصناعية الأقمار بكل الأرضية الكرة من الجنوبى القسم فى |
| Ya da uzayli yasam fomunu destekleyen farkli bir bir gezegen veya Ay türünde? | Open Subtitles | علّها تكون مثل كوكبنا بالماء والهواء? أو على نوع آخر من الكواكب أو الأقمار |
| Bizim dünyamızda bu kadar çok Ay yok. | Open Subtitles | يا رجل ، في كوكب الأرض ليس لدينا الكثير من الأقمار |
| Gözlemleme uydusu görüntüleri yerleşkeye, sınırlı ulaşım noktaları olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | صور الأقمار الصناعيه تٌظهر أن المعسكر لديه مداخل محدوده |
| - Hava durumu uydusu bulamıyor. | Open Subtitles | الأقمار الصناعية الطقس لا يمكن العثور عليه. |
| Her geçtiğimiz yerde çanak anten vardı; Amerikan rüyası 700 kanal. | Open Subtitles | كلما قلبنا لاقط الأقمار الصناعية نجد سبع محطات تتحدث عن الحلم الأمريكي, صحيح ؟ |
| Ancak her gün bel bağladığımız bu uydular sınırlı bir ömre sahip. | TED | لكن تلك الأقمار التي نعتمد عليها ليل نهار لها عمر افتراضي محدود. |
| Jüpiter denen bir gezegenin etrafında süzülen uydulardan bahsetmiyorsun. | TED | ولا يخص الأقمار العائمة حول كوكب المشتري. |
| Sen bu uyduların yönlerini değiştirtip biz de orada olup biteni göremedikçe, onların hangi kampda olduklarını hiç bir zaman bilemeyiz. | Open Subtitles | إذا لم تسمح لنا بإعادة برمجة مهمات تلك الأقمار لنتمكن من رؤيتهم قبل هروبهم فلن نعرف في أي مخيم هم موجودون |
| Görünüşe göre şu ayların çift taraflı koruma sağladığını unuttuk. | Open Subtitles | يبدو أننا نسينا أن تلك الأقمار تغطي كلا الاتجاهين |
| Ancak uydularla ilgili sorun okyanus yüzeyinin sadece bir mikronunu görebilirler. | TED | ومع ذلك، فمشكلة الأقمار الصناعية هي عجزها عن الرؤية من خلال سطح المحيط لأبعد من ميكرون واحد. |